Resim, yazı, heykel, hayatın içinden ve hayata değer her şeyi içinde taşıyan ve insanların içlerinde sakladıklarını ortaya dökme araçlarıdır. Aynen yoga gibi.
― Şu el üstünde durmayı çalışalım bugün.
― Aslı orada biraz korku var gibi.
― Ben bugüne kadar hiçbir şeyden korkmadığımı düşünürdüm ama olabilir, neyse zannetmiyorum, ya bir denesek.
― Tamam.
Sandalyenin üstüne çıktım, ellerim yerde, ayakları ve popoyu havaya doğru fırlatacağım. Bir ayağım kalktı, ikincisi peşinden gelmiyor ve ben tekrar aşağı düşüyorum. Bir iki derken bir anda her iki ayak da yukarı kalktı ve bir an duvara değdikten sonra aşağı doğru yıkıldım. Aynen çocukların yaptıkları kuleler gibi, bir sallantı ile. Korku beni sardı ve ne olacağını o an bilemedim. Zihnimden geçenleri, kalbimde yaşadıklarımı tarif edemesem de içimde bir yerde, belki de her hareketimde bu korkunun varlığıyla yaşıyor ve bilmeden onun tarafından yönetiliyorum.
Karotid sinüslerin çekimsel uyarısı, kalp merkezine ve omurilikten beyne kalp atışını, nefes alışı ve kan basıncını düşürmesi emrini verir. Ters duruşlar veya baş aşağı duruşlar kanın (lemfatik drenaj dahil) ve serebral sıvıların (CSF) akış yönünü değiştirir ve beyin için en önemli iki maddenin, glükoz ve oksijenin, daha fazla kan akışı ile artmasına yol açar. Norepineprine, dopamin ve seratonin gibi sinir devinim salgılarının artarak daha fazla oranda oluşumunu sağlar. Buna ek olarak serebral sıvıların akışının yön değiştirmesi ve beynin alt kısmına yapılan baskı, beyin fonksiyonlarının iyileşmesini temin eder. Aynen terapistin bedensel denge terapisinde (Kranio sakral terapi) yaptığı gibi, baş iskeletine ve bedenin diğer bazı bölgelerine giden akışın yönünün değiştirilmesi sağlanır. (Karen Koffler, M.D., Tamamlayıcı Tıp Bölümü Başkanı, Evanston Northwestern Hospital)
Rama Jyothi Yoga Koleji kurucularından olan Karen Koffler ve arkadaşlarının gözlemlerine göre, ters duruşlar veya baş duruşları, endişe, kaygı ve korkuların dönüşmesine neden olmaktadır. “Başa yapılan baskı bizim ruh halimizi belirler. Başın ön kısmına yapılan baskı depresyonu azaltırken, taç kısmına yapılan baskı ise ruh halimiz ve duygularımızı dengeye getirir.”
Gülseren Budayıcıoğlu’nun “Kral Kaybederse” adlı kitabının giriş bölümünde yazdığı gibi, zihnimizin en karanlık köşelerine saklanan bilinçdışımızı hepimiz tanımalıyız, tanımalıyız ki bizi nereye götürebileceğini önceden bilelim. Zihnin bu Kadim Efendisinin insana neler yapabileceğini ve yaptırabileceğini anlayabilelim.
Yoga her gün yaşanan bir kendini bulma ve tanıma macerası, hiç bitmeyecek bir macera.
Namaste!