Geçmişin yaraları, deneyimleri, söylenemeyenler, söylenmekten çekinilenler, değiştirilemeyenler, deneyimlenemeyenler ya da deneyimlenmekten korkulanlar, bırakılamayanlar… Liste uzayıp gidebilir.
Bütün hayatımızda olanlar bedenimizin her yerinde izler bırakıyorlar. Bu aralar ağzımın içi yediklerim, içtiklerim, tükettiklerim ve içtiğim sigaralardan keskin acı bir tada sahip. En çok da ortası yanıyor. Öksürük ve hastalıkla gelmedi bu tat bozukluğu, sadece sigara da değil, hayatı algılayış şeklim.
Yogadan öğrendiğim temizlikleri yapmak dilimi inceltiyor, yumuşatıyor, hele bir de neti sutra ile burun arkasını ve boğazımı temizleyince ne kadar farklı düşüncelerim olduğu ortaya çıkıyor. Başkalarının ne düşüneceği konusunda duyduğum endişe, yapacaklarımın beni nereye götüreceği konusunda kontrol mekanizmasına sahip olmamak gibi. Bütün düşünceler ağızımın tadını bozuyor. Duygusunu bulmakta da zorlanıyorum bu aralar, anlamamak daha çok bozuyor ağzımın tadını.
Her bir bilmeme aslında kendimi tanımaya yol açıyor. Sonrasında bu bilmeme içinde bedenime odaklanıyorum. Nefesim mi tıkanıyor! Dizlerimi birbirine daha çok mu yaklaştırıyorum? Sırtım daha mı kamburlaşıyor? Bunlar olurken ne türlü duyguları hissetmeye ya da hissetmemeye çalışıyorum?
Kendi yaşam tarzımı hiçe sayıyor, kendi yaptıklarımı beğenmiyor, belirli bir formata girmeye çalışıyorum. “Şu şekilde çalışmak gerek”, “Zevkle yapılan şeyler hayata dair değildir” söylemleri içinde kaybolmanın eşiğine gelip geri dönüyorum. Dürüstlükle kendi yaşam şeklimi kabul etmeye, inandıklarımı hayata geçirmeye çalışırken karşılaştığım zorluklara baktıkça, bazen ağızımın içinde keskin bir tat, duygusunu bulabildiğimde ise daha ekşi ya da tatlı bir tat ortaya çıkıyor. Sizin ağzınızın tadı nasıl, hiç baktınız mı? Dişlerinizi fırçalamadan, o ağız tadını değiştirmek için sakız çiğnemeyi ya da gargara yapmayı düşünmeden.
Kendi gerçeğimin içinde yaşamayı öğrenmek, ağız tadımın yerine gelmesini sağlar. Kendi gerçeğimi kimseye dayatmadan ve ağız tadıyla yaşamak, zaman zaman değişen ve değişime açık hallerimi görmeme, şimdide başka tatları denemeye yer açar.
Bedeninize bir bakın, sıkıştığınızı hissettiğinizde, ağzınızın tadı olmadığında…
Namaste…