Herkes bir alem, derdi annem sıklıkla, ancak bu cümleyi herkes bir garip, anlamında kullanırdı. O zamanlar bana anlamsız gelirdi.
Geçenlerde hem çok sevgili bir dostum olan, hem de beraber aile dizilimi öğrenimi yaptığım Yasemin Güller’de kaldım, İstanbul’a geldiğimde. Pin kodu ve aile dizilimini birleştirerek kendisine ait bir sistem geliştirdi. “Nasıl yapıyorsun Yaso?” diye sorduğumda, “Hadi gel senle de yapalım.” dedi.
Öncelikle bir genogram çıkartacağız, dedi. Annemin, babamın aileleri, sonra büyük büyük anneanne ve dedeme, büyük büyük babaanneme kadar hikayelerimizi anlattım Yasemin’e. Aslında kendi alemimi anlattım. Benim dünyam nelerden oluşuyor, bu dünyayı onlar nasıl şekillendirmiş, ben bu dünyadan neler anlamışım. Para kazanma, hayatı yönetme, eş seçimi gibi bütün özellikler, ailedeki bütün bağımlılıklar…
Kendi alemimi tanıdıkça,onları anlatabildikçe aslında kendi yürüdüğüm yolları da bilinçli olarak görme imkanına sahip oluyorum. Bazen nedenlerini anlamadığım ancak kabul edip durduğum hallerimi anlamaya başlıyorum. Anlayışım geliştikçe ve tanıdıkça kendi alemimi, kendimi değiştirmek için kendimi anlamaya ve yaptıklarıma anlam vererek değişime hazırlanmaya başlıyorum.
Annemle ve babamla zamanında tanışamadım. Son dönemlerinde annemin bütün hikayesini olmasa da kesitlerini öğrendim, bu Türkiye gezimde teyzemden bazı hikayeler dinledim, halamdan aile ile ilgili hatıralar dinledim.
Siz ne kadar tanıyorsunuz ailenizi? Zaman ayırıp komikliklerini, düşüncelerini ve yaşam şekillerini öğreniyor musunuz? Sadece genetiği değil, üstünüze yapışmış olan davranış biçimlerini ve işleri yapış halinizi nereden aldığınızı bir araştırın.
Namaste…