Evimiz aynı bedenimiz gibi varoluşumuzun bir parçasıdır. Eve geldiğimizde yeniden kendimize gelir, günün yorgunluğunu atar ve yeniden bir yaşam alanı buluruz. Bedenimizin içinde yaşamı bulmak ise anın içinde farkındalıkla yaratımımızı anlamaktır.
“Hagakure” (Saklı Yapraklar ya da Samurayın Yolu) adlı kitaptaki temel öğreti şudur: “Her gün bedeninize ait olan her uzva mükemmel bir şekilde bakmaya istekli olun.” Samuraylar bu öğreti ile her gün saçlarına, ellerinin bakımına, bedenlerinin sağlığına ve akıllarının temizliğine önem vererek güne başlarlar ki ölümle karşılaşmaya huzur içinde ve gururla gidebilsinler.
Korku, endişe, vazgeçiş, utanç ve pişmanlık gibi hallerimizi kenara koymak yerine enerjimizi yaşamın içinde kalmaya harcamak, bazı şeylerden vazgeçmekten ya da sürekli aklın içinde nasıl yaparım diye araştırmaktan daha sağlıklı sonuçlar verir. Kendimizi sıkıştırmadan ve olanların içimizde yarattıklarını anlayarak bazı koşulların bize kattıklarını ve bizden aldıklarını kabul etmek, mutlu ve dengeli bir yaşamın kapılarını bize açar.
Bu sıralar oğlum yapamadıklarını ve yapabileceklerini sürekli tartarak, kendini daha da sıkıştığı bir labirentin içine hapsediyor. Ben de ona nasıl yardım edeceğimi bilememenin üzüntüsü içinde bir ileri bir geri adım atıp duruyorum. Son zamanlarda kendi yaşadıklarımı anlatmam da onun için yeterli olmuyor. İnsanın kendi yaşamını kendisinin belirlediğini ve seçimlerimizin bizi cennet ya da cehennemimize götürdüğünü, hepimiz şimdilerde daha iyi hissediyor ve biliyoruz.
Kendi cehennem veya cennetimizi belirleyebiliriz. Kendimizi düşüncelerimizle ve yiyeceklerimizle iyi beslemek, kendimize uygun giyim tarzını tutturmak, üstümüze giydiklerimizle aklımızı renklendirerek yaratıcılığımızı desteklemek, vaktimizi nelere nasıl harcayacağımıza karar vererek arada minik mutlulukları yaratacak zamanı ayırmak, sağlıklı ve yeni enerjilerle dolacağımız ilişkileri kucaklamak, hangi dünyanın kapılarını açacağımızı bize gösterir.
Anı bırakmayalım. Anın herhangi bir sınırı yoktur. Anın zenginliklerini ve içinde gizlediği potansiyeli fark edin. Yorgunluğun ve stresin sadece aklın oyunlarında gizli olduğunu, aklın ve bilinçaltının sürekli geçmişin pişmalıklarında ve gelecekte olabileceklerin hayali içinde giderek yorulduğunu anlayın. Anın içinde olmadığımızda sadece acı çeker ve yalnızlığımızda yol alırız. Ancak anın içinde yaşam gücünü bulur, bir yerden başlayabilir ve yeniden hayatımızı kurma imkanına sahip oluruz.
Namaste…