“Şimdiki anı, hayatımızdaki en güzel an olarak yaşamalıyız.” – Thich Nhat Hahn
Hayattaki her şeyin geçici olduğunu bir türlü kavrayamıyoruz. Kendi tarihçemiz, kendi yaşadıklarımız ve deneyimlerimiz… Bunlar yaşadıklarımız, ancak bir zaman geliyor, o yaşananlar bitiyor ve bu bitişin ardından kalan izler, hayatta yol alırken bize yolumuzu bulmamızda ve yolumuzu çizmemizde yardım ediyorlar.
Bhagavad Gita’nın 52. sutrasında şu söylenmiş: “Kavrayışın aldatmaların ötesini algıladığında, duyduklarına ve duyacaklarına karşı tarafsız olabilirsin.”
Hayat hikayemizin ve yaşadıklarımızın bizde ve bedenimizde bıraktığı izler, içimizdeki nitelikleri bulmaya yardım ederken, bu nitelik ve niceliklerimizi hangi şekilde hem dünyanın, hem olduğumuz toplumun, hem de kendimizin yararına kullanabileceğimizi bize anlatıyor.
Bizler yaşadığımız travmaları (Gabor Mate’nin tanımıyla yaralarımızı) anlar, kendi içimizde yarattığımızın önemini kavrar ve yaşamımızı nasıl şekillendirdiğimizi anlarsak ve sonrasında hata saydığımız, beğenmediğimiz ve affedemediğimiz hareketlerimize gereken saygı, sevgi ve şefkati verebilirsek, işte o zaman her an hayatımızın en güzel anı olabilir.
Kendinize bir sorun, “Benim şehvetli, iddiacı, öfkeli, tutkulu hallerim neler?” diye. Bu hallerinizi resmedin, dans ederek ortaya koyun ya da bir yoga serisi ile betimleyin. Kendi derininize doğru yolculuk edin ve kendi içinizde derinlere indikçe ne kadar inanılmaz olduğunuza tanıklık edin.
Namaste…