Y
ogayı niye yaparız, neden diyet yaparız, niye hobilerimiz olur, neden birbirimizle ilişki içine gireriz? Bütün bu sorular gidip geliyor yavaş yavaş, Charles Eisenstein’ın “Yoga of Eating” kitabını okudukça.
“Kaderinizi bilemem, ancak bildiğim bir tek şey var; aranızda mutlu olmayı başarabilecek olanların sadece nasıl hizmet edileceğini aramış, bulmuş ve deneyimleyerek yaşamamış olanlar olduğunu biliyorum.” albert Schweitzer
Bizler eğer bedenimize hizmet etmeyi, ona iyi bakmayı, onu anlamayı, dinlemeyi, derinlerindeki sorunları, nerelerde zorlandığını, nerelerde kolayca yol aldığını, neleri içselleştirdiğini, neleri es geçtiğimizi, neleri çok iyi bildiğimizi, neleri görmezden geldiğimizi gerçek gözlerle görmeye başlarsak hizmet etmenin anlamına varabiliriz.
Bizler hizmeti kendi dışımızda ararken, kendimizi unutuyor ve unutulanın içindekileri karşımızdakilere bazen yük olarak yüklüyor, bazen de yüklerimizle onları sıkıntıya sokarken üstümüze onların yükünü de alıyoruz.
Kendi her şeyi bir anda yapabilme kapasitemle çok övünürdüm, çamaşır ve kurutma makinelerinin üstünde çocuklarımın altlarını değiştirirken, telefonla konuşup aynı zamanda onları kenardan tutarak çamaşırları çamaşır makinesine koyar, o sırada diğer çamaşırları kurutmadan çıkarır, katlar ve bir de çocuklarıma abuk subuk bakışlar fırlatarak onları güldürürdüm. Bugünlerde klişe olan “Anda kalın”, benim için bin andı. Şimdi ise ne zaman korkularım, utançlarım, anlayışsızlıklarım, yorgunluklarım, hayranlıklarım, duraksamalarım su yüzüne çıksa, onları karşılayıp, onlarla kalıp anlamaya, onlarla ağlamaya, durmaya, hissetmeye ve gülmeye anımı ayırıyorum.
Anın zamansızlığını, güzelliğini ve sonsuzluğunu istediğim kadar tutmayı öğreniyorum.
Namaste…