Kuzenimle konuşuyordum geçen gün, sağlığı ile ilgili. “Ay Aslı, haklı olduğunu bilsem de söylediklerini yapmak için çok efor gerekiyor.” dedi. Bütün hayatımız efor sarf etmekle geçiyor gibi. Okula gitmek, okulda başarılı ya da geçebilecek düzeyde olmak, ardından iş bulmak, sonra sevgili bulmak, birlikte kalmak ve aile kurmak, sonrasında doğan çocukları büyütmek… Derken her uğraşımız efor sarf etme haline geliyor.
Efor harcamak yerine yaptıklarımıza göz atabilmek, neyi neden yaptığımızı anlamaya çalışmak, bazen öncesinde ve bazen de her türlü eforu sarf ettikten sonra anlayarak yaşamaya çalışmak, kendimizi bütün bu eforların içinde kaybetmeden yaşamayı bilmek bize en ağır geleni. Kendimizi kaybediyoruz ve bir anda artık çok geç olduğunun farkına varıyoruz.
Önce yapsak, sonra bir arkamıza dönüp olanları anlasak, hep geçmişte yaşamaktan kurtulacağız. Neler beni mutlu etti, nasıl mutlu etti, nerelerde zorlandım, nerelerde kolayca ve istekle koşuşturdum. Dürüstlükle kendime bakabildikçe, kendimin farkına varmayı bildikçe, aslında kendime de yanımdakilere de hayatın yaşanabilir olduğunu gösteriyorum.
Yaş alsam da mutlu bir birlikteliğin içinde, sağlığımı nelerin bozduğunu fark ederek ve bedenim için yapılabilecek şeyleri bilerek yaşamayı öğreniyorum. Artılarımı, eksilerimi, karşımdakine verdiklerimi, neden verdiğimi, verirken neleri almayı umut ettiğimi anlıyorum. Kendimde ve bilincimin altında yeşeren ormanları, çimenleri fark ederek yaşıyorum.
Hasta olmadan ya da bir şeyleri kafamıza takmadan yaşayamayacağımız kesin. Anların toplamında olanları kendime dürüst davranarak irdeleyebildikçe, yaşanan acıların bana neler getirdiğini anlamak, o anın değerini bilmeme yardımcı oluyor.
Beyinle ilgili araştırmalarda iki tür fonksiyon bulunmuş. Birisi sabit beyin fonksiyonları, diğeri ise sürekli değişime uğrayan beyin fonksiyonları. Sabit beyinle çalışmayı sürdürenler, bazı şeylerin ya da olanların değişmeyeceğine inanan ve değiştirilecek bir şeyin olamayacağını savunanlar. Geçmişin gölgesinde, içinden sıyrılamadan yaşamaya ve olması gerekenleri yapmaya devam edip kalanlar.
“Ayakların yere sağlam basması lazım” derdi babam, “Yaptığın işi iyi bileceksin” demek istermiş meğerse. Ben de şimdi ayakların yere sağlam basması gerektiğine inanıyorum. Ancak o zaman hata saydıklarımızı değiştirmek ve yeniden deneyebilmek için kendimize alan bulma yeteneğine sahip oluruz.
Dürüst olarak geçirdiklerinize bir bakın. Hangi halleriniz sizi efor harcamamaya sevk etti, efor harcarken yalnız mı kaldınız, harcanan eforlar sizi nerelere getirdi ve sizden neler aldı. Her bilgi, gideceğiniz yolda ilerlerken sizi desteklesin, destek alabilme imkanınızı artırsın, yeniden başlayabilme imkanı tanısın.
Namaste!