− O lafı duymak yetti. “Annem bir daha böyle olmasın dedi.”
− Anne o seninle ilgili değildi ki.
− İşte komik olan da o, bunu duydum, benle ilgili olmadığını duyar gibi oldum, ama sanki bir anda bana şunu der gibi geldi. “Ben istersem değiştiririm, siz değil…”
− Sen benim de ne istediğimi duymuyorsun.
− Kızım, seninkini de duyuyorum ama bir türlü ne yapacağımı bilemiyorum. Artık sözlü şiddeti hayatımdan çıkarmak için gözlerimi kapayıp seni dinlemeyi tercih ediyorum. Duymaya… Neyse, tatil bizim önyargısız birbirimizi bulmamıza yardımcı olur inşallah.
Bhagavad Gita 3. bölümde şöyle denir (Sri Swami Satchidananda meali ve tercümesi): “Duyular, düşünceler olmadan bir anlam taşımıyorlar. Gözün, kulağın ya da dilin değil şiddeti uygulayan. Tat alma duyun aşırı yemez. Elin başkasının cüzdanına uzanmaz. Sadece senin zihnin bütün bu duyuları kullanır.
Arabayı durdurmak için direksiyonda oturur ve frenlere basarsın. Tekerlekler duyularımız gibidir. Motor ise bizim zihnimiz. Motor gücü tekerleklerin hareket etmesini sağlar. İşleyen şaftı motordan ayırın. Debriyaja bastığınız zaman motorun bağlantısını kesersiniz, araba bir süreliğine hareket etmeye devam edecektir. Vitesi boşa da alsanız, hızlı gittiğiniz için araba hemen durmayacaktır. Frenlere de basmak gerekir. Bu yüzden de arabada iki pedal bulunur. Duyularla zihnin bağlantısını kesin. Ancak düşünceler duyulardan uzaklaşmış ise o zaman bir karar vermek zorundasınız. O zaman bir de frene basmak gerekir”.
İşte farkındalık o zaman devreye giriyor, frene basma anında, kontrol etme isteğimizi dışarıdan kendimize doğru çevirmeyi kabul ettiğimizde.
Kontrolün elimizde olması bize büyüklük, akıllılık, üstünlük, her şeyi bilme ve en önemlisi tanrı olma hissini bahşeder. Biz de kendimize bir anlam kazandırdığımız için mutlu olduğumuzu ve her şeyi daha düzgün yaptığımızı zannederiz. Bir de eski bilgimizi işin içine kattık mı artık tutulamayacak bir canavara dönüşür, üstelik haklılığımızı savunuruz. Neden böyle yaptığımı düşünerek günümü tükettim ve bir türlü kontrol kelimesini ve birilerini kontrol etmeyi benim de sevdiğimi ve bunun benim için önemli olduğunu kendime itiraf edemedim.
Kontrol etmenin yararlarını ve zıttını yani güvenmeyi, teslimiyeti, iç içe geçiremedim. Şimdi her iki terimin içimdeki anlamlara yeniden göz atıyorum. Kendimin parçalarını bir araya getiriyorum.