Olmayanla bir bağ kurmak!
Yaşanılmamış olanla nasıl bir bağ kurabiliriz, bağın olup olmadığını nasıl bilebiliriz. Hayatımızda boş kalan, bize yoksunluk duygusu verir, yoksunluk da bize sürekli bir bağ kurma ihtyacını hissettirip, o boşluğun ne olduğunu aramaya yönlendirir.
Yaşamamış olduğum bu boşluğu ne neyle doldurabileceğimi, ne de neyle kapatabileceğimi bilemem.
Oysa ki yetişkin olmak bu boşluğun içinde bilmemeye razı olmayı, gelirken ki gibi yanlız olduğumu, yanlız olurken, benliğimdeki potansiyeli fark edip denemeye razı olmayı, deneyip yanılmamı sağlar. Bütün bu boşluğun içinde mümkün mertebe yapabilme imkanı verir bana. Olanı daha iyi yapabilme yeteneğimden sıyrılıp, denenmemişi yaşayabilme ve yaşarken de eşi, benzeri olmayan bir şekilde ortaya koyma halini yaşatır.
Herhangi bir idealize edilecek halin olmadığı, olan bir halin içine oturtamadığım, sistematize etmediğim, belirli bir çerçeveye sokmadığım, olanaklarımı fark edebilme yeteneği verir ve yapamadıklarımı yapmaya hazır hale getirir beni boşluk.
Durmayı gerektirir boşluk, durabilme yeteneğini, yeniden tanımak için bakabilme, mevcudu bir bakış açısı ile değil, mevcudun içindeki sesi duyulur hale getirir. Yaşamın içinde görünür olmayanı, görünür kılmaya yarar boşluk.
Bir anlık bir durmaya razı gelmenin, razı gelirken utanmadan, korkmadan, sıkılmadan orada kalabilmenin, boşluğu nitelendirmeden içinde yaşamanın tadına varabilmek, hayatı yaşamaya başlamanın ilk adımıdır.
Hayatın içindeki yaşamda bir anlık var olabilme dileğiyle, iyi bir hafta…
Namaste!