Yamalardan biri de Brahmacharya. Brahma; Mutlak, ebedi, “erdemli yol” ve charya, izlemek anlamına geliyor.
Brahmacharya: Erdemli bir yol izlemek, fazla tüketmemek, aşırıya kaçmamak, arzularına sahip çıkabilmek, bilinçli bir yaşam.
Budistler veya Hindular için 5-20 yaş arası, Vedaları ve Upanishadları okuyarak genç ruhun, cinsel veya başka bir arzuyu tatmadan görevlerine sahip çıkmayı öğrendiği yaşlar.
Son Almanya seyahatimizde “Hector ve Mutluluk Arayışı” adlı çok hoş bir film seyrettim. Ardından Hector ile ilgili üç kitap daha buldum: “Hector ve Zaman”, “Hector ve Aşkın Sırları” ve “Hector Yaşamını Değiştiriyor”.
Her biri yaşamı anlatıyor, bugün Brahmacharya’yı ele almaya karar verdiğimde “Hector ve Aşkın Sırları” kitabının son sayfalarındaydım.
Kitaba göre aşkın bileşenleri:
Birincisi yoksunluk, yoksunluğun karşıtı bolluk, dolgunluk, varlık.
İkincisi suçluluk, karşıtı verebilmenin mutluluğu.
Üçüncüsü öfke, karşıtı deneyimlemek, keşfetmek, tanımaya çalışmak
.
Dördüncüsü değer bilmemek, karşıtı kendini sevmek ve kendini bilmek.
Beşincisi korku, karşıtı huzur.
Bu satırları okurken, her gün sınırlarımızı zorlayıp bu ikilemler arasında birinden ta diğerine kadar çalkalanışımızı, sarsılışımızı ve bu gidip gelişi bir türlü göremememizi düşündüm.
Farkındalıkla erdemi bir araya getirdiğimizde, gidip gelmek yerine, asanalarda duruşun, oturuşun formunu almaya başlar hale geliyoruz. Asanalar mı bizi oturtuyor yoksa biz mi asanada duruyoruz, aslında pek de farkı kalmıyor.
İçimizde var olan kapıları, yoganın ışığı ile her gün biraz daha aralayabilmek dileğiyle.