İki ya da üç hafta oldu, Camille Claudel’in Rodin tarafından yapılmış yüzünün heykelini kilden çıkarmaya çalışalı. Neden yüzler, neden insan bedenleri, diye soruyorum kendime her defasında. Galiba bir türlü kendimi tam tanımlayamıyorum kendi bedenim içinde. Babam da annem de adam gibi adam olmaktan bahsettikleri ya da benim kızlarım erkek gibi, dedikleri için bilememişim kendi içimde kendimi. Bazı arkadaşlarım beni her şeyi kendi halleden biri ya da güçlü kuvvetli olarak tanımladığında kendime ne olarak bakmışsam…
İçini boşaltmak da lazımdı çok ağır olmasın, hava kabarcığı kalıp da eserim fırında yerle bir olmasın diye. İçini boşaltırken “Ya bir anda elimde kalırsa, ben bunu bir daha nasıl yaparım” endişesi, “Aslında resme benzemedi, patlasa da elimde yeniden mi yapsam” gibi düşünceler kafamı doldurdu.
Aslında içimde bir temizliğin başlangıcı da oldu bu boşaltma işlemi. Aynı her derse gidişimde yarattığım kolaj, pastel boyama, kilden bir oluşum ya da suluboya gibi. Mata her çıkışım ya da tercüme yapmadan önce kısa bir meditasyon ile kafamı temizleyişim gibi. Her biri kendime doğru bir yürüyüş, kendimi tanımaya veya yeniden şekillendirmeye bir adım.
Başta fakir bir denizciye, bir erkeğe benzedi Camille Claudel, sonra hocam bana baktı. Biliyorum, dedim hep bir erkek çıkıyor benden. Başladım Camille Claudel’in yüzünü incelemeye, sonra tek bir çizgide kadın nasıl çizilir resimleri yapmaya; tek tek dudaklar, çene, sonrasında en anlamlı aslında gözler, dedim. Gözler her şeyi yansıtıyor, neler olduğunu. Hikayesini okuyorum Camille Claudel’in şu sıralar.
Bütün bunları yaparken fark ettim, aslında herhangi bir hareketi, işi ya da eylemi gerçekleştirmek için ne kadar çok öğe gerekli imiş. Bir olaya baktığımız çerçeveyi anlamak için, sadece çerçeveyi değil, çerçeve ile içindekilerin uyumunun ne demek olduğunu kavramak için.
Hayatımızın çerçevesini değiştirmek için kendimize ne kadar derinden bakıyoruz? Hayatımızın çerçevesini her gün yeniden ayarlarken ne kadar çok şeyi es geçtiğimizi fark ettim. Annelik çerçevesi, yogacı çerçevesi, çocukluğumun çerçevesi, yaptığım işin çerçevesi… Listenin nasıl da uzadığını gördüm.
Siz nasıl bakıyorsunuz hayatınıza, hangi çerçeve sizin için daha anlamlı baktığınızda? Bir başınızı uzatın çerçevenin içinden, nasıl gelecek size hayatınızın çerçevesi, bir bakın derim bu hafta sonunda…
Namaste!