Herşey dengede güzel. Denge güzel de neyin ne kadar yapılması, nerede durulması, sınırların kime göre ayarlanması gerek onu hiç bilmeyiz. Kime göre sınırlar, kime göre düzen, kimin ki doğru, kimin ki yanlış?
Hep bu sorular bizim kendimizi belli bir düzen içinde büyütürken aklımızı kurcalayanlar. Aile dizilimci Bert Hellinger “Yardım etmenin düzeni” adlı kitabında, “anne babanın bizi büyütürken yaptığı yardımının karşılığının ancak kendi çocuklarımızı eğitirken bizim de çocuklarımıza verebileceğimiz bir yardım şekli olduğunu anlatmış.” Yani anne baba yardım ettiği ve binbir fedakarlıkla bizi büyüttüğü için bizim de yaşlılık zamanında onların anne babası olmamız gerektiğini anlatmamış.
Karşılık kalpten verilen, benim verebileceğim, kendi sınırlarım içinde verebileceğim ve ancak benim sınırlarına karar verebileceğim bir karşılıktır. Bu karşılık karşı tarafın algısında belirginleşemez, karşı tarafın algısında şekillenemez.
Temas ederek yapabileceğimi ve yapamayacağımı bildiğim sınırların içinde vermeyi öğrendiğimde kendime ve etrafımdakilere huzuru ve barışı veririm. Ve herşeyin karşılığının belirli bir çerçeveye dayanmadığını bilirim.
Temas ettiğimde kendi kalbime dokunduğum kadar, karşı tarafında kalbine dokunur, onunisteklerine nasıl cevap verebileceğimi kendimce bulurum. Her iki tarafa da yani kendime de, karşı tarafa da eşitçe, hakça, utanmadan, korkmadan cevap veririm.
“Bir çiçekten hoşlandığımızda onu alıp koparırız, bir çiçeği sevdiğimizde onu sadece sular ve onun büyümesini seyrederiz.” Buddha
Sevebilmek, ona yol gösterebilmek, ona şekil vermemektir, şeklini almasına izin vermektir. Her şekilde dönüşümü tanıyabilmektir.
Beklentilerimiz yerine, sevmenin kendi içindeki dengesinde ayrılıklar ve değişiklikler içinde kendimizi yeniden şekillendirebilmek dileğiyle….
Namaste!