− Sanki yıllardır aynı şeyi konuşuyoruz.
− Hayır Aslı Hanım aynı değil, değişimleri fark etmiyor musunuz. Biz dıştan içe doğru yol alıyoruz, artık köklerinize iniyoruz.
İçimizde neler saklı, ta derinlerde nasıl bir dünya var, en gizli arzularımız, en derin isteklerimiz, korkularımız… Kendimizi bildiğini sanan bizler. Aldatmacamızı yaşamaya çalışıyoruz.
Kayıtsız şartsız özgürlük, cesaret ve dürüst olmayı gerektiriyormuş. Hayallerimizdeki ben ile karşılaşmamayı da kabullenmekmiş.
Ruhsal yolu izlemeye başlayan her kişi gibi, önce süper eğlenceli gerçekliklerle karşılaşsam da o eski “eksikliği”, korkuları, içimde hissetmeye devam ediyorum. Şimdilerde kendimi anatomik olarak tanımak adına fazladan yaptığım her yoga hareketinde, aslında toplumda sevilmeye pek yaramayacak hallerimi de keşfediyorum.
Kendi beklentilerimi bile karşılayamaz oldum. Mükemmel olmak, tek bir gerçekliğe dayandığı için bütün olma hayallerimin yıkılışını simgeler hale geldi.
“İyi” ya da “kötü” olarak algıladığım bütün bu dünya sisteminin çöküşü, belki de kıyametin anlamı bu.
Sevgiyi alabilmek için, iyi bir insan olma halini geçip olma halini yaşamak, insanlara karşı ve insanlar için yapmadığımız her şey, ne kadar da güvensiz bırakabiliyormuş bizi.
Dengemizi sağlayabilmek, bir varlık olabilmek, hayatını ve soyunu sürdürmek, yaşam gücümüzü simgelediği kadar, bizi bağımlı ve kör hale de getirebiliyormuş.
Dış ortak bilinç ile içsel ortak bilinci birleştirebilmek için hem başımızın hem de ayaklarımızın üstünde dengede ve güvenle durmayı öğreniyoruz yogada. Durağanlık ve devinimi her iki görüş açısıyla fark edebilme yetisine sahip oluyoruz. Güvenle kendimizi her halimize açma yetisini elde edebiliyoruz.
Taşları zaman zaman keskin, bazen yumuşak, zaman zaman dengesiz bu yolu, beraberce katedebilmek dileğiyle… Namaste.