“Derin konuşmalar yapmıyoruz. Benim gerçeğimde ve sizin gerçeğinizde olanlar çok değişik.”
Bu sözleri bir anne eğitimcilere söyledi dün. Tercüme ederken, gerçekleri kime göre konuşuyoruz ve gerçeklere kime göre bakıyoruz diye düşündüm.
Bu sefer annneler günü için oğlumun yanına, oradan da kızımın yanına gittim. Bana bir kitapçık almış kızım. “Annesi Gibi Kızı” adında içi doldurulacak bir kitap. Kızı ile annenin birbirini daha iyi tanıması için düzenlenmiş; anılar, aile tarihçesi, sen doğduğunda baban ve ben gibi bölümleri var. Çocuğun annesinden öğrendikleri, onu nasıl gördüğü de yer alıyor. Resimlerle süslenmiş ve kendi gerçekliğimizi anlattığımız bir kitap.
Gerçekleri anlatırken babasıyla ilişkimde, annemlerle ilişkimde nerelere gittim, hikayeleri süslemeden hakikatlerimi anlattım. Anlattıklarım bugünkü gerçekliğimdi, olayları bugünkü bakış açımla değerlendirdim. Hatırladıklarım içimde yer etmiş olanlar, oğlum ve kızımla paylaştıklarımdı. Kendimi bugünden o günlere bakarak hatırladım.
Yaptıklarım bugünümü nasıl şekillendiriyor, kafamdaki bende, hikayelerimde ve bugünkü bende neler olmuş… Sonra baktım bedenime, o hikayelerle nasıl şekillenmiş diye. Dıştan gördüğümle, içimdeki hikayeler nasıl birbiri ile bütünleşmiş ya da birbirinden nasıl da kopuk yaşıyorlar diye.
Kendimi keşfetmenin binbir yolu var. Bedenimin aldığı şekil, içimde yaşattığım anıların halleri ve onlara bugünkü halimle baktığımda kendi içimde ve dışımda olan değişimler.
Kendinizi hikayelerinizle değil de onlara bugünkü bakış açınızla tanımlamayı deneyin. Neler değişirdi bedeninizde ve düşüncelerinizde, bir bakın.
Namaste…