Drishti, bakış demek Sanskritçede. Bakış derken kastedilen olaylara bakış, olayların detaylarını inceleyiş, anlamları kavramadaki bakış, karşıdakinin yüz ifadesine bakış ya da anı yaşarken kendimize ve çevremize bakış.
Geçenlerde ilk defa spor stüdyosunda Chrishtoph ile çalışırken, halteri kaldırmak için gücümü toplamak üzere bakışlarımı bir yere diktim. Bir andan sonra gözümün önünde sadece o halteri kaldırıp indirmek için var olmayan bir gücün kendisi belirdi. Bu gücü zaman zaman bazı isteklerimi yerine getirmek için kullandım, ancak onun varlığından gerçekte haberdar oldum mu derseniz hayır! Halteri bir iki defa indirip kaldırdıktan sonra gözlerimi kapadım ve o gücün kendisi ile zahmetsizce yapmam gerekeni yaptım.
Zahmetsizce yapmak için, karşımızdakine ve kendimize şiddetsizce davranabilmek için içimizde barındırdığımız zarafeti, gücü, nezaketi, yalınlığı, anlayışı ve daha birçok var olanı kavrayabilmemiz ve varlığını hissedebilmemiz lazım.
Biz sadece bu tür niteliklerimizi birer maske olarak ortaya çıkarır, gerektiği yerde kullanır ve sonra içimizde bir yerlerde barındıklarını bilmeden yok sayarız. En çok gözümüze batanlar ise olmayan ve işlemeyen yönlerimizdir. Ya da anlık ortaya çıkan niteliklermizi ancak öğrendiğimiz, anladığımız ve alışkanlık haline getirdiğimiz şekli ile kullanmakla yetiniriz. Bunları da zahmetsizce değil nefes tüketerek, utanarak, sıkılarak ya da yanlış yapmaktan çekindiğimiz için ortaya dökeriz. Bazen de bu belli özelliklerin karakterimizin bir parçası olduğunu, burcumuzdan geldiğini ya da ana babamızdan genetik olarak geçtiğini kabul ederiz.
Halbuki her biri içimizde her türlü şekilde kullanılmayı bekleyen, yaşayan ve elle tutulabilecek bu nitelikleri, gerektiğinde iyi veya kötü olarak adlandırdığımız için kullanmaktan endişe duyarız.
Hastaların yeni niteliklerini bularak tekrar yaşama döndürülmeye çalışıldığı hastanedeki yoga dersimde yeni öğrencilerim vardı. İki kadın ve iki erkek bugün derse geldiler. Erkeklerden biri kaslı, yapılı ve çok sağlıklı görünmesine rağmen bir sürü ağrısı ve sızısı var, diğer erkek ise ince yapılı, süper elastik bir genç. Kadınlardan biri daha sağlıklı, diğeri ise yürüme zorluğu çekiyor. Her biri fiziksel ve psikolojik sorunlarının neticesinde burada bulunuyorlar. Sıcak yüzünden kadınlar bugün sadece mat üzerinde oturmayı tercih ettiler. Dersin bir yerinde, yapılı olan erkeğe bakıp her şeyi kolay yapıyormuş gibi göründüğünü ve hareketleri estetik olarak gösterdiğini söylediğimizde “Beni şımarttınız bugün, ancak ben zannettiğiniz gibi değilim.” dedi.
Ne olduğumuzu zannettiğimiz ve nasıl göründüğümüzü düşündüğümüz, neye dikkatimizi verdiğimizle ilgilidir. Kendimize taktığımız isimler, bizi biz yaptığını zannettiğimiz özellikler, bazen sevilebilecek ya da ortaya çıkabilecek yanlarımızı tamamen yok etmemize neden olur. Aslında beni desteklediğini zannettiğim bir sosyal konum, beni ben yapması gereken bir iş ya da bir beraberlik, benim diğer niteliklerimi yatsımamı sağlar. Ve sonunda benin ne olduğunu kaybeder ve hastalıklı bir ben haline gelirim.
Kendimiz olmanın bu kadar zor olduğunu zannettiğimiz bir dünyada gözlerinizi bir kez kapayın, bütün duyularınızı içinize döndürün ve kendinize sorun: İyinin ve kötünün olmadığı bir dünyada içimde olanları fark etmenin bana kazandıracakları neler? Ben nasıl biriyim?
Kağıdı kalemi alın ve yazın içinizden çıkan her türlü hazineyi… Yeniden kendinizi keşfedin. Namaste!