Hayatı başkaları için, başkaları ile birlikte yaşıyoruz. Bedenimizle yaşadığımız hayatı hiçe sayan bizler, başkaları ile ilişkiye girerken de bu kadar pervasız mı oluyoruz diye düşündüm.
Diğeri ile ilişkiye girerken diğerinin bize dokunmasına ne kadar izin veriyoruz? Bize dokunduğunda hangi duyumuza dokunabiliyor? Tadının farkında mıyız o kişinin, o kişi ile kurduğumuz ilişkinin? Onun iç dünyasında olanları ne kadar duyuyor ya da tenimizde hissedebiliyoruz?
Duyularınızın ne kadar farkındasınız? Duylarınızı kullanmayı biliyor musunuz? Ben beş duyu dersini aldığımda duyularımı yeterince kullanamadığımı fark ettim. Gözümün görüşü ve tat alışım iyi olmasına rağmen, kulağımın duyuşu ile sese duyarlılığımda ve dokunuşta pek de iyi olmadığımı söyledi hocam.
Duyularımız, duygularımızdan farklı olarak bizim yol göstericilerimizdir. Duyularımızla algıladığımız her türlü yaşanmışlık, ihtiyacımızı karşılar ya da ihtiyaç duyduğumuz, arzuladığımız ya da yapmak istediğimiz şeyin bu olmadığını bize bildirir.
Karşılıklı ilişkide olduğumuz herhangi bir şeyi ya da bir canlıyı gördüğümüzde, gözümüz beğendiyse, sesindeki tını veya anlatıklarındaki ses uyumu kullağımızı dinlendirdiyse, kokusu içimizin derinliklerine sinip nefesimizi renklendirdiyse, damağımızda acı, keskin, tatlı, tuzlu bir tat bıraktıysa, o zaman tenimize değmiş, içimize işlemiş bir bütünlüğü ve tamamlanmayı hissedebiliriz.
Zamanımızdan çalmamış, hayatı yaşamış ve hayatın tadına varmış olarak her anı yaşamayı öğrenmeye başladık demektir.
Mutluluğu nefesle içeri al, içindeki neşeyi etrafa yay nefesini verirken,
En derin duygularının, yaralarının ve niyetlerinin farkında olarak,
Hiçbir hareketini, sözünü hafife alma,
Her hareketin, her sözün senin kim olduğunu ortaya koyacak,
Her hareketin, her sözün senin niyetlerinin tohumu olacak,
Ve her biri hayatını dönüştürecek.