İnsan zihninin deliliği hiç fark edemediğimiz bir düzeydeymiş. Neleri nasıl yorumladığımı, neleri kendime örnek almaya karar verdiğimi, nelerin sorumluluğunu aldığımı, bu sorumlulukların beni içsel olarak nasıl etkilediğini anlama gücüne hiçbir zaman sahip olamayacağımı kavradım.
Aile dizilimim yapıldı, ben her şeyden kurtulacağımı ve tertemiz bir sayfa açacağımı, hareketlerimin değişeceğini, öfkelerimin yok olacağını, ne bileyim işte hayatı değil de yaşamı yaşamayı öğreneceğimi sandım. Oysa ki içim dipsiz bir nehir, her taşın altında derin bir kuyu, hangisini kazacağımı şaşırmış şekilde ortalarda dolanır hale geldim.
Mehmet Zararsızoğlu da, Gestalt terapimi yaptığım Özge Mergen de hep aynı şeyi tekrarlıyordu, ancak ben bunu anlama zorluğu çekiyordum, “Her şey eskisi gibi kalacak, sadece dönüşüme girecek, değişim yerine temas ederken şekil değiştirmeyi ve başka bir halin işareti olmayı başaracak.” ( Bu tabii ki gene benim anlayışım, her ikisinin de kelimeleri tam da böyle miydi bilmiyorum).
Yoga asanalarının sayısı belli, ancak binlerce varyasyonu var. Şimdilerde gittikçe daha fazla asana öğrenmeye başladım. Temas ederek bedenin sınırları içinde sonsuzluğa ulaşmanın yollarından bir tanesi, kendime uyumlamak değil, sadece olasılıkları değerlendirip, canımla birlikte asana içinde çözülüp dağılmaya varabilmem.
Eckhart Tolle’nin dediği gibi, tüm formlar geçicidir. Siz hâlâ aktif olup yeni formlar ve durumlar yaratıp tezahür ettirmenin tadını çıkarabilirsiniz ama onlarla özedeşleşemezsiniz. Onlar sizin yaşamınız değil, sadece yaşam durmunuzdur.
Bedeninizi, zihninizin derinliklerini, canınızın isteğini keşfetmenin ve her birinin anlık bir heves ile geçebilmesine izin vermenin zevkine varabilmek dileğiyle…