“İçinize attıklarınız sizi hasta etmesin” diye bir başlık atmış, terapistim Dr. Meltem Kavcar Sırmalı. Bilmeden içimize attığımız ne kadar çok şey var. Bir de bilerek içimize attığımız, konuşulmaması gereken, bazen başkasını üzeceğimiz düşüncesi ile söyleyemediklerimiz. Bazen de anlaşılmadığını düşündüğümüz için söylemediklerimiz var. Her biri bedenimizde yer etmiş ve bizi belli şekillerde davranmaya iten söylenmemiş sözler, düşünceler ve duygular.
Hastanede bütün bu halleri yaşamış ve bunların dışına çıkabilmek için yeni bir günlük plan izlemeye çalışan kişilerle yoga yapıyorum. Hastalıklarının adı değil onlar için önemli olan. Sadece alıştıkları ve içinde bir süreliğine güven buldukları günlük düzenlerini başka şekilde yaşamayı ve dışarı çıktıklarında yaşamlarına değişik bir gözle bakabilmeyi öğrenmek. Bazen kimseyle paylaşamadıkları duygularını, hallerini ve düşüncelerini kendilerine benzer kişilerle paylaşmak.
Yaşamı farklı gözlerle görebilmek, yaptığım derslerde bedeni değişik şekillerde kullanmak, ayakları daha sıkı yere basmak, dengede dururken birinden yardım almak ya da duvara tutunmanın zayıflık olmadığını anlamak, bütün bunları öğrenmenin yanı sıra daha da içten bir şekilde bedeni hissedebilmek beraberce yaptığımız.
Son günlerde en favori hareketimiz, ayaksız nasıl yürünebileceğini öğrenmek ve bu hareketle kendimizi bir alandan başka bir alana taşımak. Bir de sırt üstü yattıktan sonra dizleri karnımıza çekip, öne arkaya sallanarak kalkmaya çalışmak. Her biri bir eğlence aracı oldu. İçimizde olan ve yapmak isteyip yapamadıklarımızı, hareket kabiliyetimizi kısıtlayan yapılması gerekenleri unutup, dakikalarca güldük derste. Hiçbir şey olması gerektiği gibi olmadığı için, önce öne arkaya sallanmayı başaramadığımız, sonra öne arkaya sallanıp kalkmayı başaramadığımız ve ardından tekrar yere yatıp yeniden deneyebildiğimiz için gülmeyi başardık. Hiçbir çekincemiz olmadan, belki yeniden bir çocuk kadar özgür olmayı başardık, son iki derstir.
Yoga asanaları aracılığıyla önce bedeni alışılagelmiş hareketlerin döngüsünden kurtarıyoruz, sonrasında kısa süreliğine de olsa bedenin yaptıklarını düşüncelerimize, hareket biçimlerimize ve davranışlarımıza aksettirmeyi öğreniyoruz. Ne kadar süre bu davranışları koruyabileceğimizi sadece biz belirleriz. Seçim bizimdir.
İçimizdeki sıkıntıları ömür boyu süren hastalıklara dönüştürmeyelim. Bedeninizle değiştirmeye başlayın hareket şeklinizi, sonrasında bırakın içinizdekiler çıksın bedeninizden. Her gün yapmadığınız bir hareketi ekleyin gününüze, bir eylemi ekleyin yaşantınızın bu evresine. Bir bakın ne değişiklikler oluyor hayatınızda.
Namaste!