Ölçülerinizi değiştirmek için mekik çekmekten başka bir şey daha yapabilirsiniz. Nefes almak.
Tam anlamıyla nefes aldığınızda kaslar ve beyin, her ikisi de etkileniyor. Diyaframınız, şemsiye gibi çalışan bir kas, her nefes alışınızda ve her nefes verişinizde açılıyor ve sonra da kapanıyor. Günde 20.000 kereden daha fazla. Günde 20.000’den fazla mekik çekebilseydik nasıl görünürdük düşleyin.
Bu şemsiye etkisi sadece kalbimize masaj yapmakla kalmayıp oksijene doyamayan kaslarımıza da temiz hava gönderiyor. Gergin olduğunuzda, kaslarınız bir boğa yılanının avını yakalamasında olduğu gibi kasılıp geri çekiliyor. Derin ve eşit nefesler aldığımızda ise bir anda gevşeyip strese karşı dayanıklılığımızı artırıyor.
Her gün namaz kılar gibi 5 defa kendinize 10 dakika ayırın ve derin nefesler alın, göreceksiniz ne kadar berrak bir zihne sahip olacak, ne kadar rahat hissedeceksiniz kendinizi.
− Anne süper, bu diziyi benle bir seyret lütfen.
− Ya oğlum şu televizyon işi… Neyse.
− Bak neler yapıyor kadın gördün mü?
− İyi nefes alırsan sen de yaparsın, göstereyim mi?
− Öf anne, senin bu yogan beni hasta ediyor…
Beraberce güldük. “Unforgettables” dizinin adı, Alman televizyonunda oynayan bir polisiye, dizideki polis kadının fotoğrafik bir hafızası var.
Bugün farkındalığın, nefesin ve beden, zihin ve ruh birlikteliğinin hayatın her yerinde olması gerektiğini öğrendiğini düşünen ben, çamaşır salonunda bir anda heyecanlandım, başaramadım makineyi çalıştırmayı, sekiz euro da param gitti. Sonra nefes aldım, hayırlısı deyip tekrar başladım. Neyse çamaşırlarım yıkanmaya başladı, o sırada makinelere bakan çocuk içeri girdi.
− Ya şu makinelerin üstüne yazsaydınız nasıl kullanılacağını canım.
− Niye ne oldu ki?
− Parayı attım tam makineyi çalıştıracağım, param yok olmuş, koşmam mı lazım, ne bu?
− Bu kâğıdı doldurun, ne zaman, hangi makine, hakikaten bir yanlışlık olmuş ise paranız iade edilir hesabınıza.
Bu Almanların çok düzgün çalıştığını hep unutuyorum. Aman Allah’ım, hatırlamıyorum ki hangi makine… Bir anda aklıma geldi, çamaşırlar yıkanıyor, karşıda bir park ve güneşin altındaki banklar beni bekliyor.
Gözlerimi kapadım, derin ve uzunluğu aynı olan nefesler alıp vermeye başladım. Sonra ilk içeri girdiğim anı gözümün önüne getirdim, saati gördüm, çamaşırları hangi makineye koyduğumu, panik anında arkamdakilerden istediğim yardımı, kadının “Aptal yabancılar” deyişini, kocasının bana yardım etmeye çalışışını ve bütün sahneyi. Parka gelene kadarki zamanı tekrar yaşadım nefeslerimle.
O kadar zor değilmiş farkındalık, sadece bir nefesmiş…