Nefesimiz, içimizde var olan hikayelerimiz ile orantılı olarak yavaş yavaş gücünü kaybeder. Yaş aldıkça nefesimizi güçlükle aldığımızı fark ederiz. Biz bunu yaşlanmaya bağlarız. Zaten sayılı olarak bildiğimiz nefesin bitmesi ile bu bildiğimiz hayattan ayrılırız. Hakikaten bu böyle mi?
Benle yaşıt, benden genç, hatta neredeyse kızım ve oğlum yaşında öğrencilerim var. Her birinin nefesinin nasıl da tıkandığını ve bazı hareketlerde nefes yetiremediklerini fark ediyorum. Ben de öğrendiklerimin, dinlediklerimin, yaşadıklarımın ve algıladıklarımın üstümde yarattığı baskıyı yok etmek için sigara yakıyorum. Diğer bir deyişle, olanın içinde nefes alamadığım için, duygularımı ya da acının tadını hissetmemek için sigaranın tadına razı olmayı kabul ediyorum.
Her birimizin bir değil bir çok hikayesi var. Bu hikayelerin bir bölümü mutluluk, sevgi, başarı, tatmin hikayeleri. Her biri aynı zamanda üzüntü, utanç, suçluluk, öfke, vazgeçiş hikayeleri. Her birimiz acının tadını hissetmemek ya da yaşadığımız üzüntüleri, kızgınlıkları, içimizde biriktirdiğimiz hikayeleri fark etmemek için onları bedenimizin içinde bir yere kutulayıp kaldırıyoruz.
Kutulayıp kaldırdıklarımızı bazen söze dökmek istediğimizde, ağzımızdan çıkan sözlerin hem kendimiz hem de karşı taraf için ne kadar kırıcı olduğuna aldırmadan konuşuyoruz. Sonra bunları unutup hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Bazen söyledikten sonra artık bu türde bir yaşamı sürdüremeyeceğimizi anlıyoruz ve bilmediğimiz bir alana adım atıyoruz. Ya da anne baba evinden, eşimizden veya işimizden ayrılmanın sonucunu bilmediğimiz için korku, endişe, kızgınlık ile olduğumuz yerde kalmayı tercih ediyoruz.
Bedenimizde biriktirdiğimiz bütün bu hikayeler, nefesimizi her gün biraz daha kısık, cansız hale getiriyor. Bedenin gücünü yeniden eline alması, olaylar karşısında gösterdiğimiz tepki, anlayış ve algıları başkasının bakış açısıyla görebilmek ile mümkün. Bedeni güçlü kılmak, yaşadığımız olaylara tanıklık edip onların nedenlerini anlayabilmek ile mümkün.
Her gün, yaşamda neler öğrendiğimize bir bakmak, bu öğrenilmişliklerin bedenimizin hangi alanlarına yerleştiğine dikkat etmek, gücümüzü bedenin hangi alanlarında daha iyi kullanabildiğimizi bilmek, hangi uzuvlarla buna destek olabildiğimizi anlamak nefesin akışını kolaylaştırır. Hikayelerin bize iyi gelen ve kötü gelen hallerini nefesin akışı ile bedenimizin her alanında hissetmek, onların tadına varabilmemize yol açar. Yaşadığımız her anı hissetmeye izin vermekse nefesimizin rahatlıkla akmasını sağlar.
Hikayeleri toplamak yerine anlatın, yaşadıklarınızı duygusuyla anlatın, hem kendinize hem karşınızdakine içinizdeki sırları açık edin. Yaşadıklarınız destek olan, öğretici hikayelere dönüşsün. Tekerrür etmekten çok, yeni serüvenlere ışık olsun. Yaşamın bir armağan olarak nefesle akmasına izin verelim.
Namaste!