Bir tarafımız matematiğe dayalı, formüle oturtulmuş, sistematik bir şekilde işlemeyi öngörürken, diğer tarafımız içgüdülere dayalı, duygu odaklı, sevginin ve duygunun temel nokta olarak alındığı, spontane bir haldedir.
Her ikisi de, bizim aslında bazen mantıklı ve rasyonel olarak aşamalı bir plan program içinde giderken, beklenilmeyen hallerde spontane davranıp duygu ve içgüdülere önem verebilmemizi sağlayacak bir yapıdır.
Bizler dünyada bu iki durumu ayırt edebilmek ve bu durumlara adlar verebilmek için onları dişil ve eril enerjiler olarak ayırmış ve böylelikle de bir sistem içinde kendimizi de birini ya da diğerini kullanır hale getirmişizdir.
Oysaki insan yaşamı, Gustav Jung’un öngördüğü gibi, karşıt güçlerin dengelenmesi için kendini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Karşıtlıkları ise bizler çoğunlukla sadece karşımızda arar ve sonunda kendimizi geliştirmek yerine karşımızdakini geliştirmek için uğraşırız.
Kendimize nasıl bakacağımızı, kendimizi nasıl iyi ve hoş tutacağımızı öğrendikçe, karşıtlıklarımızdan yararlanarak bazen hayatı planlamayı, bazen de çabuk uyum sağlamayı kullandığımızda, hayatın aslında hiç de korktuğumuz kadar zor olmadığını anlarız.
Yoga bu karşıtlıkları asanalarla öğrenmemizi sağlar. Karşıtlıklar zor hareketlerle kolay hareketlerin, sadece birbiri üstüne kurulu bir sistem olduğunu gösterir. Birini henüz tamamlamadan bir diğerine geçtiğimizde yapmayı başarsak da başardığımız hareket, kısa dönemli bir başarıyı içerdiği gibi, daha da ilerlememizi engelleyecektir. Engellenen bu ilerleme içgüdüsel olarak yeni olanakları değerlendirmeyi de yok edecektir.
Eril enerji ile mantıksal bir paralellik, prensiplere göre aşamalı bir sınırlandırma içinde ilerlerken, dişil enerji ile kuralların ve sınırların olmadığı geçiş alanında, deneyimler yaşama aktarılabilir.
Bu geçiş alanlarını kullanabilmek insan olma özelliğimizi bize hatırlatırken, hayatımızı zorlaştıran ve değişmez kurallara bağlanarak ben böyleyim diye dayattığımız hapishane duvarlarını katılaştıran bir hal almaktan çıkar.
Yaşamımızı hayatın katı kurallarını anlayarak ve onları yaşanmışlığa dökebilmeyi amaçlamak için yaşayalım.
Namaste!