Yaşamı tek bir çizgiden görmeye alışmışız gibi geliyor bazen, bedenimiz de bu çizgide. Bedenin içinde neler barındırdığını bilmeden, onun bize neler kattığına dikkat etmeden yaşıyoruz. Sadece varoluşun, burada oluşun bir simgesi. Değişen ve sonrasında da değişmesi gerektiğine inandığımız bir araç gibi.
Her işimize yarayan bedenimizin içinde ne birikimler, ne istekler var aslında. Bir sormak gerek bedene. Peter Levin “Kaplanı Uyandırmak” kitabında bedenin nasıl çalıştığını ve içeride nasıl bir karmaşa olduğunu anlatırken şunları yazmış:
“Bir antilop bir çitadan kaçarken saatte 112 kilometre hızla koşar. Bu üretilen bir enerjidir. Çita antilobun üzerine atladığında antilop çöker. Dıştan hareketsiz gözüken antilobun içinde sinir sistemi hala 112 kilometre hızda kalır. Aynı bir arabada hem gaza hem de frene bastığımızda olduğu gibi, araba çalışmaya ve enerji üretmeye devam eder. Bedenin dışındaki hareketsizlik ve içindeki bu hız içeride kasırgaya (ya da depreme) benzer bir etki yaratır.”
İşte biz de insanlık olarak bütün bu depremler ve kasırgalar arasında içimizde neler olduğunun farkına bile varamadan yaşayıp gidiyoruz. Yaralarımızı sarmadan ya da gerekli önlemleri almadan hayatımızı sürdürüyoruz. Kendimize ait olduğu için öneminin ne olduğunu tam tanımlayamadığımız bu afetlerin izleri ile yaşamaya devam ediyoruz. Üstlerini kapatıyoruz, yeni bir günün içinde, kendimize yeni bir uygarlık geliştiriyoruz.
Tarihin izlerini bile zaman içinde keşfederken, bedenimizin içindeki izleri keşfetmeye zaman bulamıyoruz. İstekli bir şekilde, başımıza gelenleri sadece değiştirmeye, onları amansız bir savaş içinde yenmeye ve alt etmeye zaman harcıyoruz. Oysaki yıkımın ne zaman başladığını merakla öğrenmeye çalışırsak, onu nasıl alt edeceğimizi değil de nasıl daha az zararla atlatacağımızı bulabiliriz. Yol açtığı hasarı gidermek için oyunlarla, içimizdeki neşeyle, sevgiyle, yaratıcılık ve bilginin sınırlarını genişleterek yaşanılır bir ortam oluşturabiliriz.
Bugün kendinizi gökkuşağının renkleri ile tanımlayın. Hangi renk hangi özelliklerinizi taşıyor? Renkleri yazın ve hemen o renkle ilgili birkaç özelliğinizi kağıda dökün. İnsanın kendisinin bir sanat eseri olduğunu hatırlayarak renklerle kendinizi resmedin.
Namaste!