Gestalt yaklaşımına göre, bir ihtiyaç ortaya çıktığında gestalt (form, şekil) oluşmaya başlar ve ihtiyaç karşılandığında gestalt tamamlanır ve kapanır. Sonrasında yeni bir ihtiyaç bu dengeyi bozar. İhtiyaçların karşılanması ile ilgili bu döngüye gestalt psikoterapi okulunun kurucusu Perls ‘ organizma ve çevre arasındaki karşılıklı dayanışma döngüsü adını vermiştir. (Gestalt terapi – Dr. Ceylan Taş)
Bedenin hareketliliği ve yaş alma konusunda da bu döngü aynı işliyor. Bir yerimiz ağrıdığında,doktora gidiyoruz, baktırıyoruz sonrasında gerekirse fizik tedavi alıyoruz ve bir süreliğine belirli hareketleri yapıp ihtiyacımızı karşılıyoruz ve ağrı veya rahatsızlık geçtiğinde bedenin bir ihtiyacı kalmadığını düşünüp normal günlük rutinimize geri dönüyoruz. Taa ki yıllar sonra yaş aldıkça kötü kullandığımız beden yeteri kadar çalışmamaya başlayana kadar. Ve sonrasında ben yaşlandım bu tür hareketleri yapmak zor diyoruz. Ya da yaşlanmak kötü, yaşlanmayın diye çocuklarımıza öğüt veriyoruz.
Bedenimizle ilişki aynı başka bir canlı organizma ile ilişki gibi. Biz bedeni bizle aynı olan, bizim ihtiyaçlarımızın aynısına sahip olarak tanımlıyoruz. Oysa ki bedenin değişen ihtiyaçları var ve onları onunla birlikte karşılayacak ben dediğimize ihtiyacı var.
Bedenin dengeye, bedenin alana, bedenin esnemeye ve kıvraklığa ihtiyacı var. Bedenin bizimle büyürken ihtiyaçlarına değer veren bir BEN’e ihtiyacı var.
Bedeninizin sadece dış görünüşe değil, içinde olanlara, yaşadıklarına değer verilmesine ve dinlenmeye ihtiyacı var.
Bedeninizin sesini, kokusunu, tadını, dokunuşunu hissedin ve ona sizi seven, sizi kollayan ve sizinle yaşayan bir varlık gibi davranın.
Namaste..!