Bütün Vedik gelenekler, “rishis”ler olarak adlandırılan aydınlanmış ermişlerin kalplerinde bulunan saf bilgi ve ilimden oluşur. Bu anlatılar, kesinlikle insan aklı ile ortaya atılmamışlardır. Bunlar meditasyon yaparken vahiy yoluyla gelen bilgilerin toplamıdır. Bütün bu bilgiler, dağlarda ve mağralarda aşramları olan ve öğrencileri ile yaşayan ermişlerin, öğrencilerine ilettikleri sözlü bilgilerdir. Yazılı bir bestenin melodisi olmadığı düşünülerek bu anlatılar, ilahiler, hikâyeler, öğrencilere sadece sözlü olarak aktarılmış ve öğrenciler de bunları ezberleyerek öğrenmişlerdir. Hatta ermişler mantralarında, bunların sadece söylenerek etkili olduğu düşüncesi ile yazılmasını yasaklamışlardır. Bütün bilgileri, sadece ruhlara ileterek bilgi mirasının bugüne kadar gelmesini sağlamışlardır.
Ancak yaklaşık 7.000 ila 5.000 yıl önce aktarılan bu bilgiler, Kuran’da da belirtildiği gibi soruşturan bir akıl tarafından çözülmeyi bekleyen bilmeceler gibidirler.
Yoga sutraları olarak adlandırılan “sūtralar” yani kısa cümleler, zihin için gizli bilgiler içeren bir ilimdir. Sutralardaki bilgiler, bir iğne deliğinden geçen ipliğe benzer. İplik delikten geçmeyi başardıktan sonra koca bir evrene açılır. Evren sonsuzlukla eş anlamlı olduğu için sutralardaki her kelimenin de bir sürü anlamının olduğu düşünülmektedir.
Örneğin “tohum” kelimesi, fidan, olgunlaşmış ağaç, çiçek, meyve, ağaç çeşitleri veya kabuklu yemiş ve daha bir sürü anlama gelebilir. Atomun içindeki atom çekirdekleri gibi.
130 asana ve bunların çeşitlemeleri, nefes teknikleri, bizim meditatif hale geçerek bu kelimelerin altındaki gizli kavramları anlamamıza, kendimizi çözmemize yardımcı olacak araçlarımızdır. Yoga her gün kendimize kavuşma yolunda, reddedilme korkusu ile sevmekten kaçınmadan, mükemmeli yakalayamayacağımızı bilerek ilerlememizi sağlar.
Her gün biraz da olsa ilim ve irfanın kenarından tutabilmek için yapacağımız her hareket, bizi kendimize ve sonsuzluğa bir adım daha yakla
ştıracaktır.