Hiçbirimiz yeni kalmayacağız, değişeceğiz. “Bu onun karakteri”, “O hiç değişmedi ki” gibi sözler aslında doğru değil, zaman içinde hepimiz istesek de istemesek de değişiyoruz.
İstemek veya istememek, sorumluluğun altında kalmak veya var olan imajın yıkılması bizi korkutan. Kendimize yarattığımız kabuklara o kadar alışıyoruz ki sadece onlardan çıkmak istemiyoruz. Bir kısmı öğretilen, bir kısmı kendimizin yarattığı kabuklar. Her birimizin farklı olduğunu düşünmesi de yarattığımız kabuklardan kaynaklı. Aslında kabukların görüntüsü farklı olsa da herkesin isteği sadece güvende hissetmek, sevilmek.
Bazıları güvende hissetmek için güvende hissettirir; bazıları eşine, çocuklarına sarılır. Bazıları sevgi için kiliseye, cemaatlere bağlanır. Bazıları tam güveni bulmak için yalnız kalır. Aramadıkça saplanırız bulunduğumuz bataklığa, bilgi içindeki cehaletimiz de orada başlar. Öğrendik sanırız, biraz olsun toplumun istediği özelliklere sahip olduktan sonra. Bilgi bizi körleştirir, cahilliğimizi artırır, sınırlarımızı daraltır.
Yoga bize her şeyin her gün değişik olacağını hatırlatan bir uygulamadır. Asanaları yaparken bir gün başarılı, bir gün esnek, bir gün dengesiz, bir gün çok rahat oluruz. Her gün ve her saat değişim gösteririz. Farkındalığımız da günün her saati başka şekilde çalışır, bazen anlarız, bazen fark eder, bazen ısrarcı oluruz. Yani insan kalırız. Kusursuz olamayacağımızı fark ettikçe ve hata yapabileceğimizi kabul ettikçe ne başımıza gelenler ağır, ne yaşadıklarımız kabul edilemeyecek kadar acı olur. Bu sayede bırakabilmeyi ve her güne yeniden başlayabilmeyi başarırız.
Mükemmelliğin sınırlarını zorlayarak geçireceğimiz bir yaşam dileğiyle…