Her birimiz kendi kafesimizin kapısını kapatıyoruz ve onun içinde kısıldıkça kısılıyoruz. Kendi yalanlarımız ve kendi düşlerimizle.
Geçenlerde terapistim Dr. Meltem Kavcar Sırmalı ile konuşurken “Sen de sonunda sorumluluklarını almaya iyice başladın” dedi. Merak ettim, ne kadardır kendi sorumluluğunu alan biri olmaya başladığımı. “Bir yıl kadar oldu” dedi. Önce bir düşündüm sonra “Nasıl yani?” dedim… Konuşmaya devam ettikçe kendimle ilgili gerçekleri fark ettim.
Dr. Özge Orbay ile yaptığım terapilerde önce kendimi tanımayı, sonra anne olarak kendimi tanımlamayı öğrendim. Biraz olsun benden bir ben çıkmaya başladı Gestalt Terapi’nin ışığı altında. 10 senelik süreçte bir sene ara verdim terapime. O sırada kendim psikolojik danışman olunca fark ettim davranışsal bir terapiye ihtiyacım olduğunu. Ailemin düşüncelerinin benim için önemini, hep önceliğimin çocuklarım olduğunu, bazen öğrencilerimi kendimden daha çok düşündüğümü, para kazanmanın kendim için değil de sadece çocuklarıma yatırım yapmak için bir araç olduğunu ve fark etsem de bu hallerimi değiştiremediğimi. Değiştiremediğim bu hallerim bana uygun gelmedikçe, hem bedenimde hem de kendi içimde sıkışmalar arttı. En sonunda tek başıma bir evde kendimle kaldım.
Kendimizle kalmak, bazen yalnızlığımızın içinde, bazen de kalabalıkların içindeki yalnızlığın içinde kalmak demek. En çok endişe duyduğumuz yalnız kalmak, yalnız kalmamak için elimizden gelen her şeyi yapıp kendimizi daha da küçük bir yere hapsediyoruz. Ancak hastalıklar baş gösterince ya da bedenimiz işlemez hale gelince ayağa kalkmaya çalışıyoruz.
Sorumluluğunu almak ve kendine iyilik edebilmek, bilmekten ya da fark etmekten çok denemekle başlıyor. Denedikçe ne yapabileceğimizi fark edebilir hale geliyoruz. Hareket ettikçe nelerin olası olabileceğini anlıyoruz. Ancak hareket içinde gerçekleri fark edebiliyoruz. Sınırlarımızı nasıl genişletebileceğimizi, ne zaman daraltmamız gerektiğini anlıyoruz.
Biraz kendimle kalıp hayatımın akışına bakmak, neleri nasıl yaptığımı ve bunların bana iyi mi yoksa kötü mü geldiğini anlamak için kendimden kaçmadan yapabildiklerimi görmek, bana kendimi bulma imkanını verir.
Kendimizi bulabildiğimizde, kendimize nasıl şefkat gösterebiliyorsak diğerlerine de o şefkati verebiliriz. Kendi sınırlarımızı nasıl genişletebiliyorsak diğerlerinin de sınırlarını genişletmesine izin verebiliriz. Kendi seçimlerimize nasıl saygı duyuyorsak diğerlerinin de seçimlerini saygı ile kabul edebiliriz.
Sakinlik ve yalınlık içinde kendimizi buldukça dünyanın da yaşanası bir yer olmasına katkıda bulunabiliriz.
Namaste!