− Nasılsınız?
− İyiyiz, ay dün akşam bale çok güzeldi keşke gelseydiniz. Neyse programın arkasında masaj yapanların adları da yazıyordu.
− Haa iyi anne…
− Gelince bak bakalım onun adı da var mı!
− Ne fark eder anne, adam çok iyi, ayrıca gidip operada masaj yaptırmıyorum, anlamadım…
− Ben senin için bu kadar araştırma yapıyorum, söyleyeceğin bu mu…
Evet, kendimizi tanımak yerine diğerlerine adamayı iş ediniriz ki birliği tadalım. Ancak kendimizle yüzleşmek, kendimize iyi şeyler yapmak, bütün olmayı öğrenmek için önce kendimizi tanımalıyız. Utancımızla, endişelerimizle, yetersizliğimizle, duygularımızla, başarısızlıklarımızla, yapamadıklarımızla ve en önemlisi de içimizdeki en büyük korkularla karşılaşmayı öğrenmeliyiz ki diğer insanlara yardım etme bilincinden kurtulup birlik içinde, her birimizin değişik şekillerde hissettiği utancı, yalnızlığı, endişeyi, korkuyu, üzüntüyü ve her ne duygu karmaşası varsa, görme yeteneğine sahip olalım.
İçimizde yaşamak, bütünü anlamamıza yardım eder. Her birimiz kendimizden uzaklaşıp diğerine yardımı kendimize amaç edindikçe bütünden de uzaklaşıyoruz. Dışta görünen ve bütünlüğün olmadığı, hiçbir sevgi ve anlaşmanın yer almadığı, sadece yıkım, savaşlar ve kavganın yer aldığı dünyamız ve içinde yaşayan biz, aslında sadece kendi gölgemizden kaçıyoruz.
Yoga, gerçek bir eğitim, disiplin ve gerçek özgürleşmeyi getirir. Farkındalığımız geliştikçe, karşıtlıklar, çelişkiler, şiddet, kıskançlık ve en önemlisi benlik savaşından arınabiliriz.
Varoluşun −bir tüy kadar− hafifliğini, sadeliğini ve içinde barındırdığı uyumu tadabilme yolunda ilerlemek dileğiyle.