Kendi kendimizin kılavuzu olmak; kendi içsel çatışmalarımızla, korkularımızla, savunma mekanizmalarımızla, gurur ve kibrimizle, hatta kendimizin yansıtmalı benzetmeleriyle başa çıkmak demektir. Kılavuzun, yanlış yapmaktan korkmaması, tahminlerde bulunması, keşfetmeyi bilmesi, önsezileri ile oynaması ve sorumluluklarını almayı bilmesi gerekir. Sonrasında onları uygular, doğrular ve tekrar kontrol eder.
Yoga da bir kılavuzdur, bedenimizin kendi içindeki işleyişini, bilgi akışını, değişik görevlerin dağılımını anlamamızı sağlar. Kulak vererek yaptığımız her asana ile beden farkındalığımızı geliştirerek, yapacağımız işlerde, söyleyeceğimiz sözlerde daha duyarak yaşamayı öğreniriz.
− Ben bu kadar uykulu değildim, neden sürekli esniyorum, tam konu hakkında bir şey söyleyeceğim esniyorum…
− Nefes almaya çalışıyorsunuz, derin nefesler, daha hazır değilsiniz söyleyeceklerinize…
Denedikçe, neleri yaptığımızda başımıza nelerin geleceğini, denediklerimizin bize yararını, hayrını fark ediyoruz. O zaman bazen susup oturmayı, bazen sinirlenmeyi, bazen çekilmeyi, bazen zarar vermeyi ve daha ne yapılması gerekiyor ise onu yapmayı öğreniriz.
Deneyimlemek, bizim bilgi dağarcığımızın başlangıcıdır, daha ilerisi, bilgi ile kaynaşması ve herkesin kendi deneyimi ile zenginleşmesidir. Başkalarının deneyimleri bizi ne kadar zenginleştirirse zenginleştirsin; kendi deneyimlerimiz ve bilgimizle yeni görüş açıları katmayı, geçmişten öğrendiklerimizi anda harmanlayıp, yeniye deneyim zenginliğiyle başlamayı öğrenmemize yarıyor yoga. Bedenimizi tanıdıkça derinlere gitmemizi sağlıyor.
Yolculuğun sonu yok, nereye gideceğimiz ise tamamen bizim sınırlarımıza bağlı.
Namaste…