Kir, pislik sadece havada, suda, toprakta olan özellikler değildir. Kirlilik kendi içimizde, ilişkilerimizde, kelimelerimizde de vardır. Patanjali’nin sutralarında düşüncelerimizi nasıl temiz ve berrak tutabileceğimiz anlatılmıştır.
Düşünceleri temiz tutabilmek için 4 özelliğe ihtiyaç vardır. Bunlardan ilki Maitri – sıcaklık ve samimiyet, ikincisi Karuna – şefkat, üçüncüsü Mudita – memnuniyet, mutluluk ve dördüncüsü Upeksanam – tarafsızlık ve yansızlık.
Bu sutraları okurken bu özelliklere ne kadar sahip olduğumu, nerelerde ve nasıl kullandığımı düşündüm. Bir şeylere kızdığımda ne neşe kaynağı, ne tarafsız, ne de şefkatli olabiliyorum. Samimiyet ise hiç olmayan bir şey herhalde, dedim kendi kendime. Samimiyet gerçeği her türlü haliyle alıp kucaklayabilmektir. Bunun içine hem neşe, hem şefkat, hem de tarafsızlık girer.
Her sabah kalktığımda kendime ne kadar sıcaklık ve samimiyet ile bakıyorum? Şöyle bir düşündüm, bazen kendime bakmadan geçebiliyorum, aynada kendimi görmeden, yüzüme bakmadan ve duygularımı ya da içimde olanları anlamadan.
Ne zaman küçük şeylerden doğan mutluluğumu utanmadan, sıkılmadan etrafa yayabiliyorum? Ben mutluyken başkaları mutsuz olduğunda, samimiyetle memnuniyetimi ve mutluğumu paylaşabiliyor muyum? Kendimle bile paylaşmıyorum. Neden mi? Onların mutsuzluğunun ışığında benim mutlu ya da memnun olmamın pek de mümkün olmadığını düşündüğüm için. Oysaki küçük bir mutluluk görüş açımızı ne kadar da değiştirebilir.
Dalai Lama, şefkatin bir ihtiyaç olduğunu söyler. Şefkat sadece keyifle var olamaz ve bir duygu değildir, hem duygusal hem de düşünsel unsurlar içeren bir süreçtir. Acıyla gelene yönelik eyleme geçme, niyet etme ve acının içindeki karmaşa da bilgelik gerektirir. Acının selini bir öfke köpüğüne dönüştürerek onu etrafımıza nasıl yaydığımızı fark ediyor muyuz? Bu köpüklerin içinde sürüklenmeden kendimize ya da karşımızdakine şefkat gösterebiliyor muyuz?
Tarafsızlık, yansızlık ise kendi elinde olana, içinde var olana, diğerinin elinde olana ve içinde var olan erdemlere, meziyetlerine tarafsızca bakabilmeyi gerektirir. Kendi içimdeki değerli olduğunu düşündüğüm ve dışarıdan öyle algılanan özelliklerime ben nasıl bakıyorum? Saklayarak ya da gurur meselesi gibi görüp saklamaya çalışarak, kendime ve başkalarına ne kadar tarafsızca bakabildiğimi sorguladım.
“Ne ekersen onu biçersin.” İçime neler ektiğime baktım aslında bu sutrayı okuyunca. Acaba kendime ve dünyaya ne kadar samimiyetle bakıyorum, nerelerde bir neşe ve mutluluk kaynağını öldürüyorum, şefkatin anlamını ne kadar biliyorum, diye sordum kendime. Bu üç özellik her an temiz, tarafsız ve berrak bir alanda büyütülebilecek özellikler ve ekinlerini toplamak için temiz bir havaya, temiz bir suya ve toprağa ihtiyaç duyuyorlar.
Nefesiniz, yiyecekleriniz ve düşüncelerinizin temiz, berrak ve tarafsız olması için bugün bir bakın kendinize aynada ve kendiniz dahil, çevrenizde yaşayan kaç insana bu şekilde davrandığınızı gözlemleyin. Bunları not edin. İçinizde neleri büyüttüğünüzün resmini yapın.
Namaste…