Korktuğum başıma geldi. Birçoğumuz korktuğumuz şeyleri yok sayarız ancak içeride o korkuyu taşırız. Yok saydıkça neden korktuğumu bile bilmeden yaşarım o korkuyla.
Peki başa gelince ne olur? “Ben biliyordum zaten böyle olacağını” der oturur muyum? Bazen evet, ümitlerimi kaybeder otururum. Bazen de tam bir savaşçı haline gelip durumu değiştirmeye çalışmak için korkumla savaşmaya başlarım.
Korku bedende kasılmalara, ağrılara ya da duyguların bastırılmasına neden olur. Duygularımdan uzaklaştıkça bilmediğim ve tanımadığım bu korkular bir anda büyür ve nefesimi tıkar. Neşe, hayata karşı merak, nelerin mümkün olabileceğine dair deneme fırsatları ise korkunun diğer yanında yer alır.
Nefeslenmek, durup nefesle temizlenmek, beklentilerimi fark etmeye ve bu beklentiler içinde neler yapabileceğime bakmaya yardım eder. Küçük değişiklikleri görmeye, değişikliklerin bedenimde, aklımda ve ruhumda yarattığına bakmaya ve bu değişikliklerle neler yapabileceğime dair fikir vermeye başlar.
Korkunun gözünün içindeki ışığı görebilmek, aydınlığa giden yolu bulmama yardım eder, beklentilerimin karanlığını temizler.
Korkularımızın ışığını görebileceğimiz bir zaman olsun.
Namaste!