Koşulsuz…Ne demek koşulsuz olması bir şeyin. Hiç bir koşula bağlı olmadan meydana gelen mi yani durağan mı, cansız mı, durgun mu? Koşul olmadan, ihtiyaç olmadan, hatta koşul olmadan?
Koşulsuz oluşun içinde bile bir koşul var aslında. Belki bu Türkçe kelime içinde tam kendini belli edemese de un-conditional kelimesi yani koşulsuz içinde kendini tam manasıyla ortaya koymaktadır. Sancı olmadan çocuk doğmaz, kavga olmadan barış olmaz, sevgi olmadan nefret olmaz yani koşul olmadan, birbiri içinde var olan elementlerde bile harekete geçmez.
“Sevmek güzel birinde aşkı aramak değil,O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.” Dostoyevski
Koşulsuzluk ilkesini, anlamak ya da ulaşılacak bir şey olarak görememek. Neden hep ulaşılmaza ulaşmak bizim için mükemmelliğin ön koşulu, neden yapılamayacağı başarmak bizim için önemli, hep bir koşul olması lazım ki, ben ona ulaşmaya, ondan daha iyisini yapmaya, bazen durmaya, bazen hızlanmaya ihtiyaç duyayım.
Nefes alamazsam, nefesi veremem, nefes alamazsam yaşayamam, ben koşullara bağlı olarak var olurum. Neden olmayan koşulsuz sevgiyi ararım. Koşulsuz sevginin koşulu da koşul olmaması.
Koşul olmaması, bilinmeyenin içine ilerleyebilme gücü, hakkı, cesareti, çözemeden durabilme yeteneği, bakabilme, hiç bir şey yapamama, donukluk, hayal gücü, kucaklayabilme yeteneği, tarafsızlık ve daha şimdi benim vakıf olamadığım ve bilmediğim bir çok niteliği de beraberinde taşır.
Koşulsuz hiç bir şey var olmaz…Neden bunu arayayım ki…
Namaste!