“Bizler bir yaratımın eserleriyiz, evrenin içinde var olan eserlerden bir tanesiyiz. İçinde yaşadığımız bu sanat eserine hakkını verebilmek ve kendi yaratıcılığımızı ortaya dökmek için evrenin içinde var oluyoruz.” Julia Caméron – “Yaratıcılığınızı Özgürleştirin”
Geçenlerde Dr. Gabor Mate’nin “The Wisdom of Trauma” (Travmanın Bilgeliği) adlı filmini izledim. Kendi seçimim olarak tanımladığım sigaranın ne işe yaradığını öğrendim. Kurbanı olduğum görülmeme, yalnızlık ve bir türlü ifade edemediğim duygularımın ifade buluşu.
Anladıklarımız ve algıladıklarımız sayesinde bedenimizden, ruhumuzdan ve kendi öz benliğimizden kopuş yaşadığımızda, bağımlılıklar içinde duygularımızın farkındalığını yitirebiliyoruz.
Annemin beni bir psikoloğa götürüşü, benim “kötü bir insan ya da deli bir insan” tanımına kurban olmamı sağladı. Benim seçimim değildi, sadece utancın kurbanı olmuş ve bu kurbanlığın içinde kendimi damgalamıştım. Yapmam gerekenler de böylelikle belirlenmişti bilinçsiz algımda.
Senelerce süren terapiler sonunda, kendimi “bende ne bozukluk var” algısından çıkarıp “yaşadıklarımın sonunda bana ne oldu” algısıyla tanıştırabildim. Ne annemi ne de babamı suçlamak amacım. Ailemin, toplumun, geleneklerin, göreneklerin, bugünkü düzenin sonucu içimde yaşadıklarım.
Kendimizi iyi hissetmediğimiz yerde, bağımlılık ve kurban oluş meydana gelir.
Terapiler ve kendime yaklaşma ihtiyacı bana yogayı, aile dizilimi uygulayıcılığını, beden terapistliğini, sonrasında psikolojik danışmanlığı ve şimdi de sanat terapisini buldurdu. Okuma isteğim, anlama ve anladıklarımı anlatma isteğim, beni kendi değerini bilen birine dönüştürmeye başladı.
Namaste!