Canında bir can var, o canı ara
Beden dağında bir mücevher var,
Bu mücevherin madenini ara,
Dışarıda değil, aradığını kendinde ara…
Mevlana Celalettin Rumi
Bir bedenimiz var ki, içinde kurulabilecek bütün dostlukların, yol arkadaşlıklarının ya da sevgililerin her türlü niteliğini barındırıyor. Her bir uzvu, her bir organı başka bir alemin içindeki nitelikleri taşıyor. Bunları fark edip ilişkiye girdikçe, içimizdeki nitelikleri de fark etme olanağına varabilmemiz mümkün.
Örneğin dizinizi ele alın, yük taşıyıcıdır, menteşe biçimli bir eklemdir. İki ayrı bütünü birbirine bağlar ve oradan oraya yükü taşıyarak rahat bir biçimde bedenin hareket etmesini sağlar. Endişe duyulduğunda pelvisi destekler. Ayakta kalmayı sağlar. Diz ile kuracağımız ilişki güvenli, ne zaman ne diyeceğini bilen, bizi endişelerimizden arındıran, yeri geldiğinde endişelerin yararını anlatabilen ve bizi durdurabilecek aklı veren biriyle anlaşmaya benzer.
Omuzları ele alırsak, aynı kalça eklemleri gibi omuzlar da geniş bir hareket kabiliyetine sahiptir. Öne, arkaya, yana, içe ve dışa rotasyon yapabilir. Önemli sinir ve damar yapılarının yer aldığı omuz ekleminin merkezindeki kürek kemiği, köprücük kemiği ile gövdeye bağlanırken, kol kemiği de kol ve omuz arasındaki bağlantıyı sağlar. Dolayısıyla, omuz ekleminin vücuttaki en geniş hareket imkanına sahip eklem olduğu söylenebilir. Bu anlamda, omuz eklemi kola tam daire çizebilecek şekilde hareket imkanı verir. Ayrıca omuz eklemi yaygın bir sinir ağına sahip olduğundan, göğüs kafesi ve karın boşluğunda yer alan organları etkiler.
Yükleri dizlerden daha farklı bir şekilde taşıyan, değişik yönleri bize gösterebilen omuz, uzantısı olan kol ve elimizle sevgiyi ifade etme ve gösterme becerisine sahiptir. Yalnızlığı giderir, kırılgan hallerimizde veya diğerlerinin kırılgan hallerinde sarar sarmalar… Kalbimizdeki kırgınlıkları ve de en samimi şefkat duygularımızı korkmadan açmamıza izin verir.
Bedendeki bütün özellikler bizim özümüzde barındırdığımız özelliklerdir. Her bir uzvu tek bir bütün olarak kullanmayı ya da bedenin diğer alanları ile birlikte kullanmayı öğrendikçe, sadece gündelik hareketleri değil sıradışı hareketleri denedikçe sıradışılıklarımı, uyuşmazlıklarımı anlamaya başladım. Hareketi yapmak için kimden yardım alacağımı bulmak, o yardımı sıradışı olan hallerimde de verecek birinin olması, insanlarla olan ilişkilerimi rahatlatırken, nerelerde yardıma ihtiyaç duyduğumu daha iyi anlar oldum.
Hareket ediyorum ben, deyip geçmeyin. Alışıldık hareketler, alıştığımız yaşamlarımız, bizi bir zaman sonra hareketsizliğe, durağanlığa ve bedende işe yaramamaya başlayan uzuvlarla yaşamaya yönlendiriyor. Sevmediğimiz bir hayatın içinde var olmanın ağırlığı ile acılarla yaşamayı öğreniyoruz.
Bazen bedeninizin yapısına göre ve bazen de istek ve ihtiyaçlarınız doğrultusunda hareket etmeyi öğrenmek için bedeninize her gün yeniden bakın, varlığına şükredin ve içinde barındırdığı sonsuz olasılıklar dünyasını anlamak için bilmediğiniz bir şekilde hareket edin.
Namaste!