Olmayanlara hayıflanıp, olanları beğenmeyip, olması gerekeni hayal edip sonrasında hüsrana uğradığımız bir hayatı yaşamaya uğraşıyoruz. Bakmıyoruz, olanları nasıl değiştirebiliriz ya da başka ne gibi bir yol var bunu yapabilmek için diye.
Ne yapmadıklarımıza özen ve titizlikle bakabiliyoruz ne de yapamadıklarımıza. Esnekliğin anlamına baktım internette; “Esneklik bir cismin üzerine kuvvet uygulandığında cismin şeklinin değişmesi ve kuvvet kaldırıldığında cismin ilk haline gelmesidir.” diye yazıyordu.
Ben tanımlasaydım ne derdim diye düşündüm. Esneklik açılma, uzayabilme, akıcılık, sınırlar içinde zarafet, incelik ve bütün bu eylemlerin içinde şekilden şekle girebilme hali diye tanımlardım. Eylemlerin bitiminde ise hangi yerde kalmak istediğime karar verip o şekil içinde var olabilme hali derdim. Hak edilmiş ve bilinçli elde edilmiş bir hal olarak tanımlardım.
Kendi bedenimin, sınırlarımın incelikle, zarafet, sabır ve yavaşlıkla ötesine geçmeye çalıştığım alana yoga diyorum ben. Hem hareketlerimde hem de eylemlerimde ayrıntıların tadını çıkarmak, sabrı geliştirmek, derin düşünceyi hoş karşılamak… Yavaşlayarak ve esneyerek kendimizle ve başkalarıyla bağlantı kurabiliriz. Esneyerek iç gözlemi, yaratıcılığı ve varlığımızın temellerini anlamaya teşvik ediliriz. Esneklik, anın hazinelerinin içinde akabilmektir; yavaşça, bilinçle bedenimizi ve ruhumuzu kavradığımız ve içinde yüzdüğümüz bir sakinlik vahasıdır.
Bir müzik koyun, titizlikle seçin. Müziği bedeninizin her uzvunda ve ekleminde hissettiğinizde bırakın bedeniniz müzikle esnesin. Neler hissedeceksiniz bir bakın. Bu sabah benim müziğim Zamdane’nin Solsad albümü, kendinizinkini bulun.
Müziğinizi keşfettiğiniz bir gün olsun… Namaste!