Herhangi bir olay vuku bulduğunda, korktuğumuzda, korkutulduğumuzda, sevinç gözyaşları dökerken, hep duyduğumuz “DUR BİR NEFES AL” cümlesidir.
Solunum, beynimizin duygusal merkezi ile yakından bağlantıdadır. Teneffüs ya da diğer adıyla solunum bizi yaşama bağlar, hissetmemizi sağlar, çevremizle ilişki kurmamızı ve yaşananlarla ilgili hatıralar oluşturmamızı sağlar. Yani nefes alış verişimiz bizi çevremizle bağlantıya geçirir ve iletişime sokar.
Şu anda yaşadıklarımızla uyum içinde var olabilmek ve olanları bilinçli bir şekilde 5 duyumuzla birlikte algılayabilmek için nefesimize ihtiyaç duyduğumuzu gün içinde unuturuz. Nefesimiz, aynı şefkatli bir el gibi, yavaşlatıldığında ve derinleştirildiğinde bedenimizin rahatlamasına neden olur. Yani nefes, bedenimizi, düşüncelerimizi ve duygularımızı birbirine bağlayan ve aynı zamanda onları birbirinden ayıran bir geçidin kapıları gibidir.
Nefes, bedenimizin en güçlü ve özerk işlevidir. Eğer nefesimizle bilinçli bir şekilde ilişki kurmayı öğrenirsek o zaman sindirim sistemimizle, bağışıklık sistemimizle, kalbimizle ve stres zamanlarında bedenimizle düşüncelerimiz arasında bir uyum yaratma imkanına sahip oluruz.
En çok sevdiğim nefeslerden birisi de ujayi yani “muzaffer nefes ya da fatihin nefesi”. Burnunuzdan yavaş, derin ve aynı zamanda boğazınızdan geçişinde nefesin sesini duyarak içinize alın; verirken hafifçe ağzınızı açın ve “ha” sesini çıkararak nefesinizi dışarı verin.
Birkaç kez nefesinizi bu şekilde alıp verdikten sonra normal ve sessiz nefesinize dönüp bedeninizi dinleyin. Dilinizi damağınızla dişlerinizin birleştiği kısma dayayın, hafif bir tebessümle gözlerinizi kapayın, nefes alıp verdikçe. Şefkatle bedeninizin içinde var oluşu hissedin.
Namaste!