Yogayla, enerji çalışmalarımızla, tapınaklara gidişimizle yola giriyoruz. Bazı şeyler değişirken, kendimize ne kadar dürüst olabiliyoruz? Bilinçaltımızdaki bizi her gün yapmak istediklerimizden alıkoyan, bilinmeyeni denememize mani olan korkularımız su yüzüne çıkmaya başlıyor. Suçlayacak bir suç ortağı arıyoruz kendimize.
Oysa sorumluluklarımızı üstlenmek demek, korkularımızı karşılayabilmek, ayrı olmayı kabul edebilmektir. Gerçekliğin değişimine dayanmayı gerektirir sorumluluk; gölgelerin gün ışığında kaybolduğunu fark etmeyi, yüzleşemediğimiz her şeyin bizi bu ya da başka bir zaman diliminde tekrar bulacağını bilmeyi gerektirir. Bazen yalnız olmayı, bazen çokluğun içinde tek kalmayı gerektirir. Bazen ne istediğimizi anlamayı, anlayamayınca yoldan çıkmayı….
Kelimelerin anlamının derinine inmeyi, onlara, insanlara, dünyanın bütününe bazen gözlerimizi kapayıp bakmayı gerektirir yol.
Hareketin içinde medite edebilmeyi ve başka bakış açılarına yelken açmayı gerektirir yol.
Bırakın kendinizi nefese, hareket ettirsin sizi nefes, götürsün gidemediğiniz ülkelere, bir şarkı gibi…