“Evrende tek sabit olan dönüşümdür.”
Alanna Kaivalya
Bizler hep ölümden bahsederken içimizi gidişle veya gidenle ilgili bir hüzün kaplar.
Bundan iki hafta önce annem Amerika’ya gitti ve babam yalnız kaldı; yalnız ama ben, oğlum, kızım ve bakıcısı vardı.
Her gün ağladı babam, annem öldü zannederek. Ağlarken hep şunu söyledi: “Ben kiminle konuşacağım, kiminle olacağım oraya gider de onu bulamazsam”.
Aslında bizi korkutan nereye gideceğimiz değil, ne olacağımız da değil. Biz aslında her şeyle, bildiklerimizle ve bilmediklerimizle olan bağlarımızın kopmasından korkuyoruz.
Sonraki günlerde aldı babam eline annemin resminin olduğu çerçeveyi ve onunla konuşmaya başladı.
Tek başına ama bir başına kalmadı.
Ölüm bizim bağlarımızı kesmez ancak bağ olmayacağı korkusu bizi yer bitirir.
Yoga ile dıştan içe bir bağ kurmayı, kurduğumuz bağda kendimizi bulmayı, bulurken yalnız kalmamayı, bağsız kalmamayı öğreniyoruz.
Geçmiş ile ilgili değil, gelecek ile ilgili değil hayaller, beklentiler.
Hayal ya da beklenti yerine bağlarımızı sağlamlaştırıyoruz dünya ile ve yaşarken bağlı olduğumuzu hissedebiliyoruz.
Geçiş değil korkutan, her şeyden bihaber olmak da değil, sadece yalnızlık içinde bağsız, serseri mayın gibi bizi bir yandan bir yana savuracak günler bizi korkutan.
Bedenimizin içinde ne kadar çok ben olduğunu, ne kadar çok biz ve ne kadar çok sen olduğunu öğrenmenin yoludur yoga…
Yeryüzünde yalnız olmadığımızı fark ederek diğerleri ile iletişim becerisini geliştirmek dileğiyle…
Namaste!