“Kendini değişime ya da bir geziye hazırlamaya benzer ölüm. Kesin bir gidişe.”
Tanrı bize nefesinden üfledi ve biz olduk. Herkese bir parça.
Teyzem ölüm döşeğinde. Annemin, diğer teyzemin yaşlarını ve yakınlıklarını göz önüne alarak, daha fazla üzülmelerini istemediğim için gidip teyzemin yanında oturuyorum. Yol Tanrı’ya dönüş yolu, yol hepimizin yolu.
Nasıl bir şey olmalı refakat, teyzemin bitmez tükenmez çabaları, konuşmaları, bağırışları, gördükleri ve görmedikleri. Sadece acı çektiğini düşündüğüm teyzemin yanında…
“Aman sakın ha ağlamayın. Üzüntü görüntüsü olmasın” dedi annem, “Sanki her şey aynı, o da sağlıklıymış gibi onunla konuşun”.
− Ya bir dua okutsak anne?
− Allah Allah, teyzen öldü mü? Bazen nasıl davranacağını pek de bilmediğini düşünüyorum.
Bütün bunlar kafamda, çocuklarımın peşinden bir alışveriş merkezine gittim bugün. Onları beklerken bir kitapçıya girdim. Sanki kitap beni bekliyordu. “Final Gifts”. Kitap, sevdiğimiz bir kişi dünyayı terk ederken nasıl davranmamız gerektiğini, onların dıştan görünen bazı davranışlarının neler olduğunu ve anlamlarını anlatıyor. Benim için çok aydınlatıcı oldu.
Artık biliyorum, ölenin yanında ona olan sevgimizi göstermek için ağlamanın önemli olduğunu, onun konuştuklarının geçmişten kişilerle paylaşıldığını ve meditasyon yapmanın önemini.
Meditasyonun ölüm döşeğinde olan tarafından da görülebileceğini ve ona gönderdiğimiz düşüncelerin onu mutlu edeceğini öğrendim.
Ölüm, her ne kadar doğum kadar sevindirici gözükmese de aynı duygusallık içinde kendimizi hazırlamamızın gerekli olduğu bir olgu.
Yoganın 7. basamağı olan Dhyanayani Meditasyonun, bizi dünyadan ayrılanın acısını hafifletmek ve ona eşlik edebilmek için kullanılması, yoganın ne kadar da hayatın içinden bir çalışma olduğunu tekrar hatırlamamı sağladı.