“Vücudumuz, bazı hareketlerin tamamlanabilmesi ve zihnimizin bu konuda deneyimlerini artırabilmesi için tasarlanmış bir makinedir.” David Frawley
− Ben anlamıyorum, şimdi annem anlamsızca konuşurken, bende bir ateş yükselmeye başlıyor, ateşin sonrasında öfke ve ses tonum değişiyor, laflarım kabalaşıyor, kendimi daha da kızgın hissedip sesimi yükseltmeye başlıyorum. Sonunda kızgınlığımı bastırmaya çalışarak ama sesimi yükselterek “Anne, babama söylenecekleri gelip mi söylememi istiyorsun?” diyorum. Annemin cevabı:
“Bence bu oturulup konuşulması gereken bir konu, gelmen tabii ki daha iyi olacak. Ben biliyorsun ki hiçbir zaman senin gibi özgür olamadım, tek başına kararlarımı veremedim, annemlerle de böyle idi, kocamla da…”
Uzayıp giden bu konuşma, aslında tamamen annemin ruhsal durumunu ortaya koyan, beni sıkan, onun ne kadar üzgün olduğunu, sınırlar içinde kısıtlandığını görmemi gerektiren falan derken, Gestalt terapistimin ağzından bu kelimeler mi yoksa başkaları mı bilmiyorum, ama anladıklarımı yazıyorum, döküldü;
− Size verilmiş bu gücü kullanın. Bunun adı hareketin içinde hareketsizlik. Dinleyen kulağınızın duyduklarını süzmeyi, olaydaki duyguları ortaya çıkarmayı ve onlara cevap verip vermeme seçeneğini kullanmayı öğrenin. Siz bu kadar şeyi fark edip sadece cevap vermeye odaklanıyorsunuz. İç yaşamlara giren bir kapıdır dudaklar, ağzımızdan dökülen her söz bir anlam taşır. Takılıp kalın demiyorum, sadece oradaki duyguları duyun. Sonra tercih sizin, bazen duymazdan gelir gidersiniz, bazen duyar onunla empati kurarsınız, bazen de iç içe geçip özdeşleşirsiniz.
Ertesi gün, her zaman değil ama anlamayı istediğim anlarda yaptığım, akıl hocam Birol Bey’in zamanında bana öğrettiği, herhangi bir kitabın sayfasını açarak cevap arama yöntemine başvurdum, kitaplardan biri
Tanrılar Okulu idi.
“Bir lider, bütün rolleri mükemmel şekilde nasıl oynayacağını bilmelidir. Vurdumduymazlık, cahilik ve hatta rolü gerektirirse olumsuzluğu bile oynayabilir ama role inanmak zorunda değildir! Öfkelenebilir ve şiddete başvurabilir, yüzüne bir saldırganlık maskesi takabilir, ama içinde en küçük bir etkilenme hissetmemelidir. Buna doğru olumsuz tavır denir. Sadece gerçek insan rol yapabilir! Rolüyle özdeşleşen, korkularınca şartlandırılmış, dünyanın ona öğrettikleriyle gaflet uykusuna dalmış sıradan bir insan rol oynama sanatını ve rol oynamanın gücünü unutmuştur; onun tek bildiği sadece yalandır.” Tanrılar Okulu, s. 259
“Sabah erken saatte uyan ve kendini meditasyona, okumaya ve dünyanın güzelliklerine aç” diye yazmış Robin Sharma. Ben de bu sabah başıma gelenleri paylaşmak istedim.