Geçen Jivamukti Paris’teki Iyengar Yoga dersine gittiğimde “3 blok (2 kalın, 1 ince) ve 4 battaniye alın yanınıza” dedi hocamız. Iyengar Yoga dersinde hareketleri bu yardımcılarla yapmak şart. Ashtanga Yoga’yı öğrenirken ise en çok bedeni uydurmaya çalışmak ve o esnekliğe getirmekti şart olan.
Yaklaşık 9 sene önce gittim Jivamukti Yoga’ya, şimdilerde asana öğretileri çok değişmiş. Daha yumuşak, daha bedeni anlayarak ve bedenle ilişki kurarak yürümekten yana. Sertliğin, zorlamanın olmadığı bir alanda yoga yapma yeteneğini kazandırıyor kişiye.
Aynı karşımızdaki ile ilişki kurmak gibi. Ona ne olduğunu anladığını sanmak veya onu normlara göre davranmaya zorlamak yerine, sorular sorarak ne hissettiğini, neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışmak ve “olanın içinde ona nasıl eşlik ederim”i kavrayabilmek. Aslında bir sanatı icra etmek gibi.
Yoga ile bedenimi tanımaya çalışırken, sanat terapisi ile kaygısal, takıntısal kurgu ve düşüncelerime ara verebilmeyi öğreniyorum. Bazen resim, bazen kilden şekiller yaparak. Kendi değerlerimi yaptıklarımla ortaya çıkararak kendimi tanımaya ve sabrı, başka düşünme biçimlerini, farklı yolları anlamaya çalışıyorum.
Her birimizin içinde bir sanatçı var, sanatımızın ne olduğu değil önemli olan. Sanatımızı icra ettikçe, kendi değerlerimizle yürüyebilmeyi, sınırlarımızı keşfediyor ve bu sayede karşıdakinin sınırlarına değer verip, onunla nasıl anlaşma sağlayabileceğimizi öğreniyoruz.
Kurgularınıza dalmak ve sonrasında onları düşünerek başka işler yapmak yerine, büyük bir sevinçle anın getirdiği yaratıcılığa yol açmaya ne dersiniz?
Namaste!