“Şekil gerçek değildir, şekilsizlik gerçeğin ta kendisidir.” Anonim
“Portobello Cadısı”nı okurken, “Bir insan nasıl bu kadar bir uçtan bir uca ve hiç benzer tarafı olmadan tarif edilir, bir insan mıdır bu tarif edilen” diye bir sürü düşünce geçmişti aklımdan. Aile dizilimi çalışmalarımızda henüz 2 modül sona erdi. Her çalışmanın ardından, olaylar zincirinin, kafamdaki düşüncelerin nasıl da hayatımda canlanmaya başladığını, canlanırken beni nasıl şekilden şekle soktuğunu, sokarken beni bir kalıptan ötekinin içine attığını fark ediyorum. Beni kalıpların, şekillerin ve öğrenilmişliklerin ötesinde bir yerlere götürdüğünün canlı örneklerini izlemek ile geçiyor zamanım, ta ki sonraki modül başlayana kadar.
Şeklin olmadığını, bilmişliğin olmadığını gösterdi ve bilinmezin kendisini tanımaya başlattı bu eğitim bana. Her şeyin olabileceğini, her şeyin hayatımda var olduğunu ve kendimi içine oturttuğum kalıpların, var olduğunu sandığım, kendimi tanımladığım varoluşumun duvarlarını yıktı.
“Bir yogi, özgür bir ruh olarak fiziksel ve zihinsel olarak yaratılmış duvarların içinde serbestçe yol alır. Keyif ile varolanı herhangi bir sınır kısıtlayamaz.” Sharon Gannon
Varoluşun bütün niteliklerini içimizde taşıdığımızın farkına vardıkça, kendimizi bütünlüğün içinde bir nehir gibi akışa bıraktıkça, yapılacakların ve gerçekleşmeyeceğini düşündüğümüz hayallerimizin de ötesinde bir yerde var oluruz. Var olurken olan ile temas ettikçe olanın farkına varır, var oldukça da yapılabileceklerin sınırını yeniden tanımlarız.
Sınırsızlığın, şekilsizliğin, şekilden şekle ve renkten renge girmenin, renksiz olabilmenin tadını çıkaralım. Yaşamı her anında yeniden deneyimlemenin, dünyanın karmaşıklığı ve basitliğini kabul ederek her iki ucun da içinden geçtiğimizi bilerek özümüzde olana sarılıp, bize getirdiklerini yeni bir bakış açısıyla değerlendirmenin zevkini çıkaralım.