− Oo bakıyorum da ellerine ve ayaklarına bakmaya başlamışsın.
− Evet, telefon için tabii ki.
− Biraz sabretmen gerekecek o zaman.
− Nasıl yani?
− Ayak ve el yemen tamamen durduktan sonra güzel görünmelerini bekleyeceğiz, ancak o zaman telefonu alabilirsin.
− Böyle konuşmamıştık, benim sinirimi bozdun. Seninle şimdi konuşmak istemiyorum anne.
Bir an kalakaldım. Ben mi anneydim, o mu büyük. Oğlum bir anda arkasını döndü ve kapıyı kapayıp odadan çıktı. Her gün korkularımızla bir anda yüzleşiyoruz, bu korkuların kaynağı, illa da kahramanlık hikâyelerini andıran cesaret maceraları değil. Duygularımızı ifade etmek, alışkanlıklarımızdan kurtulmak, farklı olabilmek gibi korkular.
Beni sarsan, oğlumun bir anda bütün sevgisini benden aldığını hissetmek oldu. Damarlarımdaki kanın bir anda çekildiğini ve zihnimin bomboş kaldığını hissettim. Yavaşça nefes almaya ve nefeslerimle zihin, beden ve ruhumu bir arada tutmaya çalıştım. Bazen şefkat susmayı gerektirir. Susup beklemeyi.
Bütün işi düzeltme dürtülerime rağmen, durmam gerektiğinin farkına vardım. Meditasyon ve nefes ile tepkisel ve spontane hareket eden beni, duygu ve dürtülerimin kontrolünden ancak bu şekilde kurtarabilirdim. Meditasyon ve nefesimin sesi,
bugünlerde iç sesimi yani duygularımın sesini duymaya yardımcı oluyor.
Yaşam enerjimizin kaynağı nefese teslim olmanın hafifliğini her daim hissedebilmek dileğiyle…