Fransa’ya her gidişim yeni bir kitap,dergi veya yeni bir bilgi keşfi. Bu sefer Sorular diye kitapımsı bir dergi aldım. Konusu insan bedeni. İçinde şiir, dövme,yiyecek,spor,coğrafya yani insanın bütün halleri var. Bu halleri şiirlerine dökmüş Farnsa dışında pek tanınmayan bir yazar gözüme ilişti..
Malcolm de Chazal (1902-1981) tarihleri arasında yaşamış bu şair hakkındaki yazının başlığı ise;
“Bütün herşeyi duyan duyarlı Varlık”
Bazen tek tanrılı dine inanan, bazen Panteiste, bazen deiste bazen de polytheiste olarak anlgılanmış bir yazar Chazal. Her kavram birbirinden farklı olsa da her biri içinde bir diğerini barındırıyor. Chazal’a göre, insan bir beraberliğin bütünü, bu bütünde beden ve ruhtan oluşmuş. Yazar, bedeni bir tarayıcı olarak nitelendirmiştir; “İnsan bedeni bütün evreni sayı ve renk ilminde algılayan bir tarayıcıdır.İçine hem var olanı hem de var olmayanı alır. Bitkilerin dilinden, metallerin bakışlarından, hayvanların hareketlerine kadar her var oluş insan bedeninde ifadesini bulur.”
İnsan bedeni anlaşılmayacak kadar fazla katmanın bir bütünü. Her bir örgüyü tanımak, tanıdıktan sonra neye tepki verdiğini bilmek ve her birinin vereceği tepkinin diğerine yapacağı karşı etkiyi de göz önünde bulundurmak ancak insan bedeninin kusursuz işlemesine yardım eder. Bütün bu halleri bizler insan olarak ilişkilerimizde yaşamayı öğreniriz. İlişkiler bizim kendi bedenimizin dilini anlamamıza yardım ederler. Her kişiye karşı takındığımız tavır bir diğerine karşı takındığımız tavırdan değişiktir. Takındığımız tavırlar içinde kullandığımız sözler de her biri için farklıdır. Bu farklılıkların bize ne nitelikler kattıklarını, niteliklerimizi her insan ilişkisine göre nasıl kullandığımızı fark etmek de bizim ruhumuzu anlayabilme yeteneğimizdir.
Almak ve vermek yaşamın alışılagelmiş sürdürülüşüdür. Bunlar özgür ve dünya ile ilişkilendirilebilecek her sistemin özünde bulunur ve ancak bu özde gelişim gerçekleşir. Eğer denge bozulursa o zaman sistem ya dolup taşar ve boşluk yaratamaz ya da tamamen boşalır.Sistem var olmaktan çok yok olur. Bu dengeleri yürütmek için her türlü yetenek, nitelik ve niceliklerimizi nerelerde ve hangi yolla kullanabileceğimizi bilmek bize hem alabilme, hem de verebilme imkanı yaratır.
Her bir canlı ya da cansız var olan ya da gözle görülmeyenden alırken ve verirken neler aldığımızın ve neler verdiğimizin idrakine vardığımızda bütünlüğümüzü ve sürdürülebilirliğimizi sağlamanın adımını atmış oluruz.
Bize bahşedilen görebilme, duyabilme,dokunabilme, tad alabilme ve hissedebilme yeteneğini öğrenilmişlikler yerine kalpten uygulamak dileğiyle…
İyi hafta sonları !