Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur, derdi annemler ya da büyükler. Bu bende o zamanlar başka şekilde yer etmiş: Zayıf kalacaksın, az yiyeceksin ve spor yapacaksın.
Günümüzde de zayıflık sağlıklı olmanın bir belirtisi olarak kabul ediliyor. Yediklerimizi azaltırsak, ekmek yemezsek, ketojenik beslenirsek, diyetisyenimizin dediklerini yersek vs her şey iyi.
Steve Jobbs “Geçmişini bilmeyen geleceğini planlayamaz” demiş. Bizler, akıl sağlığımızın sadece yediklerine dikkat etmekten ve söylenilen spor hareketlerini yapmaktan ibaret olmadığı bilincine ulaşmak zorunda olduğumuzun artık farkına varmalıyız.
Yoga felsefesi bunun için en güzel yol arkadaşı oldu bana. Hala tam uygulayamasam da, yoga bütün öğrendiklerimi silip yeniden öğrenmem için bana yol gösterdi. Yama ve Niyamalar ile düşünce şeklimi nasıl yeniden oluşturabilirim, yaşadığım olayların sonucunda bana olanları nasıl çıplak gerçekliğiyle ortaya çıkarabilirim, bunu gösteren bir öğretici oldu. Tabii ki sadece yoga değil, aynı zamanda terapistlerimin son bulmaz uğraşları, terapi seanslarıma gidişim, yoga felsefesine olan aşkım… Bütün bunları yapmasak da tarihçemizi ele alıp yaşadıklarımızı zaman içerisinde değerlendirmeliyiz. O yanlışların bana neler getirdiğine, neleri görmemi sağladığına ve o yanlışlarımdan sonra yaptığım eylemlerime bakarak, kendimi tebrik etme zamanım artık.
Fotoğraf albümlerinizden ne kaldıysa bir çıkarın, elinize alın. Resimlere baktıkça içinizde oluşan duyguları yazın, resmedin ya da birine anlatın, kendinizi duyarak.
Namaste!