Köpeğimi gezdirirken yokuşun alt kısmında kaymış bir taksi, taksinin altında yan dönmüş yatan bir adam, yüzü endişeli bir taksi şöförü. İlk hamle içimden bir “Ay yazık!” çıktı, sonra kendime “Aslı gidip biraz daha yakından bak, yorum yapmadan” dedim içimden, meğersem adam taksinin altında onu onarmaya çalışıyormuş.
İşte her gün bu tür yanlış anlaşmalar, detaylara takılma, detayları gözden kaçırma, dinlerken başka şeyler düşünme, bir işten fazla işi yapabileceğimizi düşünerek bir sürü işi üstlenme eğilimi… İşi üstelenirken aslında ne yapmak istediğimizi, ne yapmayı planladığımızı ve ne yapacağımızı bilmemek, nezaketen yapmaya çalışmak, dürüstlük yerine hem kendimize hem de diğerlerine yalan söylemek…
Meşekkatli bir iş yoga, her uzvun nasıl hareket ettiğine bakarken, düşünsel, bedensel, hissel olarak birbirine bağlanan bir sistem, bu sistemin içinde detaylara takılmadan detayları görebilme yeteneği, öğrenme yeteneğini kaybetmeden alışkanlıklarda kalmama imkânı. Bedeni, ruhu, zihni önce ayırıp sonra bütünleştirmek ya da önce bütünden yola çıkıp sonra ayrıştırmak.
Temas etmek, kendimizle, isteklerimizle, gördüklerimizle, duyduklarımızla, dokunduklarımızla… Temas ederken, kendimizle teması kesmeden, o sırada neler hissettiğimizi bilmek, hissederken, dürüstlüğümüzden sapmadan kelimeleri şiddetsizce kullanabilmek, bütün bu ayrıntıların içinde kalmadan saniyenin binde birinde var olmak.
İnsan olmanın bilincine varmak kolay bir yolun ne başlangıcı ne sonu. Bu yol, sadece senelerce sürmüyor, her anın yolu. Bu yolda dikkatli olmanın, temas etmenin de bir dengesi olduğunu fark etmek bizim ilk işimiz. Sonra da o dengeyi nerden, nasıl, ne şekilde destek alarak veya tek başımıza nasıl başaracağımızı bulmak yapacağımız “ASANA”.
Bütünleştirirken ayırmayı, ayırırken bütünün detaylarına bakabilmeyi hissedebilmek dileğiyle…