Birşeyi tutmak, almak ve saklamak, fazla almak, söylenilene bağlı kalmak, güven içinde yaşamak…hepsi bir şekilde yeniden korkmanın, deneyim yaşayabilme cesareti göstermekten çekinmenin, kendi renklerimi bilmememin bir başka yolu. Ayrıca uyumun, sağlıklı ve güven içinde yaşamanın da bir yolu.
Geçenlerde Reiki Masterlarımdan en en büyüğü olarak kabul ettiğimiz hocamla konuşuyordum, nereden oraya geldik hatırlamıyorum;
– Aslı yurt ne anlama gelir biliyormusun? dedi
-Vatan, doğduğum ülke !
-Hayır yurt kelimesinin kökendeki anlamı çadır, oba, konaklama yeri demektir.”
Bugüne kadar hiç bilmediğim bu kelime beni taa eskilere, bana öğretilenlere, anladıklarımı nasıl anladığıma ve bir türlü yurdumu bulamama kadar götürdü. Aslında yurt belkide yaşadığım yerin dışında kendi ailem, kendi bedenim ve bulunduğum alan. Bunu bilmiyerek benim kadar yaş alan kaç kişi var ya da ben mi tek cahilim bilmiyorum.
Bizler, anlamlarını bir gün bile araştırmadığımız kelimelerin içinde hayatımız oluşturur, bağlar kurar ve onlara bağımlılıkla bağlanırız. Bağlanırız ki gerçeklik sandığımız ve dokunma ile tanımlayabildiğimiz, gözlerimizle gördüğümüz, tadını aldığımız maddesel araçlarla hayatı tanımlayabilelim. Kendimizi görünen bu beden içinde var edebilelim.
“Arzular ya da acılar arasında kendimize kalan bir anlık zaman diliminde,
can sıkıntısı başlar ve değişime ihtiyaç duyarız.
Yaşamda kalmak bütün canlıları ilgilendiren, meşgul eden bir oluş halidir ve insanları canlı tutar.
Ancak kendini güvenceye aldığında kalan zaman içinde ne yapacağını bilemez insan.Ve o anda varlığının ona yüklediği yükten kurtulup özgür olmak ister. Kendini hissetmekten korkar,hissedebilmekten,hissedilmekten ve başlar zamanı öldürmeye, can sıkıntısını gidermeye.
İhtiyaclarından kurtulmuş, ihtiyacı kalmamış insanların günümüzde geçirdikleri her anı kazanılmış bir değer olarak gördüklerini gözlemliyorum. ” Arthur Schopenhauer
Yaşamı tutunarak, ondan ve getireceklerinden korkarak yaşamak bize tutuculuk, uyum içinde canımızla uyumsuzluk, katılık, esnek olmama hali, hastalıklar ve can sıkıntısı ile huzursuzluğu getirir. Yoga’da buna “Aparigraha” adı verilir. Hiç birşeye sahip olmama hali ya da Tanrı ile beraber yürüyebilme yeteneği.
Hindistan’da maymunları yakalamak için ince ve sık borulardan yapılma kafeslerin içine bir muz koyulur, dışarıda olan maymun bu muzu görünce kafese yaklaşır ve dışarıdan muzu alabilmek için kollarını bu dar ve sık boruların içinden geçirerek muzu almaya, bazende soyarak yemeye çalışır. Avcılar yanına yaklaştığında onun sesini duysalarda, akıllarını tamamen muzu almaya odakladıkları için, özgürlüklerinin elden gideceğini anlamadan devam ederler muzu çıkarma çabalarına…
Bizlerde bilgisizce söylenenleri dinleyerek, sorgulayamayarak, yapılanı yaparak, cesaretsizlik, korku veya utanç yüzünden odaklanırız çevremizdekilere ve bilmeyiz yaşarken sadece bir muz için özgürlüğümüzü nasıl kaybettiğimizi.
Yurdunuz bedeniniz, yurdunuz eviniz, nerede o evin kapılarını açıp utanç ve korku olmadan yaşayabiliyorsanız orada özgür yaşamayı seçin…
Namaste!