Ustrasana, bir arkaya eğilme asanasıdır. Endokrin sistemimizi harekete geçirir. Uyuşukluk ve ataleti ortadan kaldırır, farkındalığı artırır. Kamburluktan kurtarır. Sindirim sistemini uyarır, kabızlığı dindirir. Üst sırt, göğüs ve omuzları açtığı gibi, akciğerlerin ve solunumun da genişlemesini sağlar ve gençleştirir.
Evet, sanki bu sözüm bir sihirdi. Asanada kaldığımız sırada ve sonrasında her öğrencinin neler düşündüğünü aklımdan geçiriyordum sabah, ayna karşısında. Bu asanayla ilgili bu sözleri duyduktan sonra ne kadar çok yapmaya çalışmıştım.
Sonra yüzümdeki kırışıklıklara baktım, sigara içtiğim yıllarda üst dudağımda büzmekten oluşan çizgilerin azaldığını fark ettim; biraz daha inceledim yüzümü, bazı çizgilerim derinleşmiş, bazıları ise azalmıştı. Gözüm bir anda iki kaşımın ortasında, tam da üçüncü göz diye adlandırılan çakradaki çizgilere takıldı.
Alnımda da derin bir çizgi vardı. Her biri kaşlarımı çatıp baktığımda oluşan çizgilerdi. Derin bir nefes aldım ve hayata yeni bir ışıkla gülümsercesine nefesimi verirken, aynada iki kaşımın arasındaki çigilerin bir anda ne kadar şekil değiştirip belli belirsiz hale geldiğini gördüm.
Tekrarladım hareketi, nefes alırken yeni bir dünyanın tohumlarını ek, verirken içindeki sevgi ışığını dünyaya ver. Thich Nhat Hahn’ın Fransa’daki tapınağında yaptığımız yürüyüş meditasyonlarında uyguladığımız bu nefes alıp verme halinde, hakikaten yüzümün şeklinin değişip çizgilerimin azaldığını fark ettim.
Öğrencilere en önemli bilgiyi vermeyi unutmuştum, geri bükülmeler anahata yani kalp çakrasını açar.
Gün boyunca yüzümdeki yumuşak gülümseme hep benimleydi.