‘ Sen Çok Basitsin.’ dedi Meltem seneler önce…kaç sene oldu diye düşünüyorum da 17 sene kadar. Yeni dönmüştüm Türkiye’ye. Hatıralarımda yer etmiş Türkiye aslında benle Almanya’ya kadar gelmiş ve orada aslında an ben an nasıl yaşanır o anki ihtiyacım nedir onun arkasında kalmayı anlatmıştı. Gene de ben çabuk öğrenirim, Türkiye gelince tekrar herşeyi dert etmeyi öğrendim, gün içinde değil de olmayanların peşinde koşmayı. Allahtan çocuklarım vardı da, onların günlük ihtiyacı anda tutuyordu beni zaman zaman.
Sonraları hayat ve yaşam bir oldular ve seyrettim, olmayanları düşünerek. Olmayanları oldurmaya çalışarak. Muhtaç olmamak için, para kazanmak için, daha iyi, daha ünlü olmak için, yapmak isteyebileceklerimi ve yapabileceklerimi unutarak. Sonrasında Birol Bey yoga öğren dedi, başka biri bu konuda Jivamukti iyi dedi, sonra Barış İşcan süper bir hoca dediler ve her birine gidip kendimi ordan oraya savurdum. Yorulduğumu bile fark etmeden. Arada yorgunluğumu atmak için delilik olarak tekneyle yolculuğa çıktım bilmeden doğru dürüst kullanmayı, işte ilk orada sadece kendime yapabilir miyim acaba sorusunu sorduğumda bi ses sen başarırsın dedi. Ve evet bir kaç kez çarptıktan sonra park etmeyi, tekneyle yol almayı, açılabilmeyi, fırtınaya girdiğimde bunun da bi sonu gelecek demeyi öğrenmeye başladım.
Dönüşüm vatanıma bana bütün bunları unutturur zannettim. Bütünlük içinde bilinçli farkındalık (Pleine conscience) yalınlığın ve yanlızlığın kendisi. Yalnızlık deyince korkunç geliyor insana oysa ki yalınlık, yalnızlık anın içinde neler hissettiğimi, neyi yapabileceğimi, yapmak için nelere ihtiyacım olduğunu, yaptıklarıma bir deneyim gözüyle bakarak nelerin beni ben yaptığını anladığım tek alan. Bqzen kendimden sıkıldığım kendimin bana uygun olmasa da kullandığım hallerimi görebildiğim tek alan.
Şimdi Covid ile alomoves derslerini tek başıma bir ekran karşısında yapıyorum, aldığım bir sürü iyengarın tasarladığı yardımcılar ile kendimi nasıl esneteciğimi buluyorum, instagram videoları ile hangi hareketi daha kolay ya da daha başka bir şekilde yapabileceğimi deneyimliyorum. Yanlızlık içinde ilk olarak kendimle ilişkiye giriyorum.
Ders verdiğimde ise bedenimizle ya da ben diye nitelendirdiğim bedenimle nasıl ilişki kurup, oyun oynayabileceğini anlatmaya çalışıyorum. Beden tek gerçeğimize açılan kapı. Bu kapı bize neleri yeniden nasıl yapılandırabileceğimizi anlatan tek araç. Bu aracın bize getirdiklerini görmek için hareket etmek, bazen durmak, bazen nefesi tutmak ve bazen de sadece nefes almak ve vermek bizi yeniden kendi içimizde doğuran.
Sevgi, Gülüş, biraz korku ve biraz da endişe ile hata kabul ettiklerimin doğasını kendi doğama uygun hale getirme yeteneği geliştiriyorum.
Namaste…!