‘Sanat, idrakın üzerindeki tozları temizler.’ Bu yazıyı bir sanat galerisinin kapısında gördüm dün akşam şehri gezerken.İlk anda ne demek istediğini anlamadım. Evimi kedi ve köpeğimin oluşundan ve her gün yoga dersi verdiğim için her gün temizliyorum. Bu gün değişiklik olrak dip köşe bir temizlik, yaptığımda kitapların arkasında küçük de olsa toz zerreciklerini gördüm.
Temizlik sadece bedenimin, görünen alanların temizliği değildir, içimdeki toz zerreceklerini ortaya çıkarmaktır. Nelerim var, ailemden gelenler, reddettiklerim, görmezden gelmek istediklerim, çaresizliklerim, muhtaçlıklarım her bir toz zerreciğine ihtiyacım var. Bende insanların dışarıdan gördüklerine anlam veremeyişim, benim kendi içimde kendimi öyle tanımlayamamyışım, her biri bu küçük belki görüntüde önemsiz toz zerreciklerinin içinde yer almakta.
Temizlik, hareketle olur, alış veriş ile olur. Şefkatle ve önemseyerek yapılır. İyengar, asanları yapabilmemiz için bir sürü destek malzemesi yaratmış. Onun sayesinde desteklenerek, hırsa kapılmadan, bedeni bozmadan, bedeni o küçk toz zerreciklerine ulaşabilmek için destekleyecek malzemelerin babası olmuş. O malzemeler gelişmiş daha çok destekleyiciler çıkmış, yıpratmadan, neden olmuyor sorusuna, rekabete ya da öfkeye ya da muhtaç olma duygusuna kapılmadan, ağrısız kalabileceğim alanların keşfine yardımcı olmuş asanaları yaparken. Aynı ev aletlerinin, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi gibi destekleyici aletlerin hayatımıza girişi gibi.
Kendimizi tanıdıkça bizi destekeleyecek insanları, olayları, yapıları inşa etmemiz, geçmişim ya da geleceğin arkasında yardım aramadan, boşlukta, bilinmeyende olanları tanımlıyabiliriz. O boşluklar dolduğunda yerine yenisi açılır ve biz gene kendimizi desteklemek için yeni dünyalara doğru yola çıkarız.
Hareketleri yapamadan, yardımcı malzemeleri kullanmak istemeden ve gene de genç, dinamik ve esnek olmaya çalıştıkça katılaştı bedenim. Bugün büyük bir zevkle gene asanaları öğrenme ve öğretme yolunda elime geçen her türlü yardımcı malzemeden destek alma yetim arttıkça, Zeynep Selvili Çarmıklı’nın dediği gibi kendime şefkatim arttıyor. Klinig Psikolog Özge Orbay’ın öğrettiği soru sormak ile kendimin içinde sakldığım toz zerreciklerini görüp tanıyıp bana neler kazandırdıklarını yavaş yavaş hisseder, anlar hale geliyorum. Ayağım tökezlediğinde kendi ihtiyacımı anlamayı ve ihtiyacım olanı gerçekten karşılamayı öğreniyorum.
Bazen yaşım 55, daha ne kadar yaşarım, ay ben ne biçim bir anneyim hala bu yaşta bunlarla uğraşıyorum, bir büyüyememişim ki ben nasıl çocuklarıma yardımcı olurum gibi düşünceler kafamın içini bunaltıyor. Görmezden gelmek yerine onların tozlarını tek tek ayırıp bu söylevlerin arkasındaki ve içindeki parlaklığı bir ortaya çıkarabilmek için korkularımı, utançlarımı yapamazlıklarımı okşuyorum, siliyorum, seviyorum.
Ve gene kendimde yeni bir günün ışığını keşfediyorum. Danışman psikolog olmak için girdiğim sınavı bu kadar içsel çalışmaya rağmen veremedim. Ancak kitabi bilgilerinde bilinmesi gerektiğini hatırlamak ve onların bu yolda ilerlemek için birer yardımcı olduğunu kabul etmek, benim desteklerin yardımı ile tekrar kitabi bilgiyi de ihmal etmemem gerektiğini bana hatırlattı. Bir daha ki imtihanı başarmaya niyet ediyorum.
Namaste…!