“Kimse ışığı onu kapılar ardına saklamak için yakmaz. Işık çoğaldıkça var olur; çoğaldıkça insanların var olan harikaları algılamasını sağlar.” Paulo Coelho – Portobello Cadısı
Bu sabah Facebook’ta Betül’ün yayınladığı bir videoyu seyrediyordum. Videoda bir kişi yürüme bandını bisiklet haline getiriyor ve küçük bir motor ile bunun sokakta da yapılabilecek bir spor haline gelmesini sağlıyor. Her gün yeni bir merak, her gün sınırların biraz daha ötesine geçmek, her gün sonsuzlukta yeni bir ışık içinde var olmak. İnsanın binlerce fikri, binlerce imkânı ve milyonlarca şekli var.
Oysaki bizler, kendi kısıtlı çevremizde kalmayı, bağımlılıklarımızı sürdürmeyi, denememeyi, yeniyi reddetmeyi, eskiyi sürdürmeyi, bu sayede kendimizi güvenceye aldığımızı düşünmeyi ve düşündürtmeyi yerinde buluyoruz.
Kendi sonsuzluğumuzun gardiyanı oluyoruz. Kendi güvenimizi kırıp, kendi bilgilerimizi yok edip, korkularla, sınırlarla ve yokluklarla dolu bir dünya yaratıyoruz kendimize.
Yoga matının üzerine ilk çıkışlarımda hareketleri doğru yapmak, sırasına göre doğru harekete gitmek ile uğraşırken her başarısızlığımda kendimi üzgün ve yorgun hissediyordum. Utanç ve korku beni durdurmaya yetiyordu. Biraz daha zayıflamam, biraz daha genç olmam, biraz daha esnek olmam gerektiğini düşünerek beklemeyi sabır zannediyordum. Oysaki sabretmenin, denemenin, yeni yollar üretmenin, içinde yaşayıp kalmanın değil, yeni ufuklar açmanın anlamını taşıdığını anladım.
Yeni yollar bularak eskiyi kullandığımı, yarına umutlar saçtığımı anladığımda çocuklar gibi özgür olabilmenin kapılarını zorlamaya başlıyorum. Her gün “Amerika’yı yeniden ve değişik yollardan keşfetmeye” başlıyorum. Keşfettikçe Amerika’nın ötesinde ve içinde yeni yerler, yollar keşfedebilme imkânına kavuşuyorum.
Önyargı, bağımlılık, bilmişlik ve öğrenmişliğin ötesine geçerek, yeniden, yeni bir gözle algılamanın varlığına tanıklık etmek dileğiyle…